"Bostanı niçin sulamıyorsun?"

15/08/2024 Perşembe Köşe yazarı A.U

Evliyânın büyüklerinden Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin bir talebesi şöyle anlatıyor:

 

Kasr-ı ârifan'da, bir bostanım vardı.

 

Orada sebze meyve yetiştiriyordum...

 

Derken sulama zamânı geldi.

 

Ama bir damla su yoktu nehirde.

 

“Ne yapacağım?” diye düşünüyordum ki, hocam teşrîf etti...

 

Etrâfa şöyle bir bakıp sordu:

 

“Sulama vakti gelmedi mi?”

 

“Geldi efendim.”

 

“Peki, niçin sulamıyorsun?”

 

“Su yok hocam, ben de onu düşünüyordum az önce.”

 

Az tefekkür etti.

 

Ve buyurdu ki:

 

“Sen şimdi git, bostanın su yolunu aç. Allah, ihtiyâcın kadar su verir sana.”

 

Buna çok sevinip;

 

“Başüstüne hocam” dedim.

 

Ve gidip açtım su yollarını.

 

Sabaha kadar bekledim.

 

Tam fecir söküyordu ki, uzaklardan bir su sesi geldi kulağıma.

 

Ses gittikçe çoğaldı.

 

Ve büyük bir şarıltıyla girdi bostana.

 

Çok sevinip suladım bostanımı.

 

Sonra hocamın huzûruna vardım.

 

Beni görünce sordu:

 

“Bostanı suladın mı?”

 

“Evet efendim çok şükür, ama anlamadığım bir şey var.”

 

“Nedir o?”

 

“Dün gece suyun geldiği ırmak kupkuruydu, bu su nereden geldi acabâ?” dedim.

 

Hocam cevâben;

 

“Allah’ın ihsânıdır oğlum, ama bunu kimseye anlatma” buyurdu.