Kalp hastalıklarının en tehlikelisi bozuk itikattır!
18/06/2020 Perşembe Köşe yazarı S.A
İtikadı bozuk olanın yaptığı bütün ibadetler geçersizdir, kabul
olunmazlar. Yaptığı ibadetler onu cehennem ateşinden kurtaramaz.
Bozuk itikat, yani bid'at kalp hastalıklarından en tehlikelisidir...
Bilhassa zamanımızda Müslümanların çoğu, bu kötü hastalığa yakalanmışlardır.
His organları ile anlaşılamayan, hesap ile ulaşılamayan şeylerde akıl yürütmek
insanı bu hastalığa sürükler...
Aklın ermediği ve yanıldığı şeylerde akla uyarak hareket etmek cahilliktir.
Böylelerine uymak; onları taklit etmek ahirette çok büyük sıkıntılara
sebep olur...
Elbette, insanın kendi aklı ile bu ince, hassas bilgileri bulması mümkün
değildir. Herkes kendi aklı ile bu bilgileri bulmaya çalışırsa,
yeryüzündeki insan sayısı kadar bozuk düşünce, itikat ortaya çıkar.
Herkesin düşüncesi, anlayışı, fikir yapısı bir değildir. Dünyalık
meselelerde bile insanlar başka başka düşünmektedirler. Dünya işlerinde böyle
olunca, aklın ermediği ahiret bilgilerinde doğruyu bulmak hiç mümkün olur mu?
Bu durumda, inanmış her Müslümanın yapması gereken şey, kendi
aklını devreye sokmadan, hakiki İslâm âlimlerinin bildiklerine tabi olmaktır. Onlar
imanın nasıl olması lâzım geldiğini bildirmişlerdir. Doğrusu da budur.
Peygamber Efendimiz (aleyhisselâm) ve Eshabının itikatlarını, doğru olarak
tespit edip bizlere bildiren, sadece Ehl-i sünnet âlimleri olmuştur. Zaten
ben "Ehl-i sünnet itikadındayım" demek, "Onlar
nasıl inanmışlar ise ben de onlar gibi inandım" demektir.
Düzgün itikat çok önemlidir. Çünkü, yapılan bütün ibadetler buna
bağlıdır. İtikadı bozuk olanın yaptığı bütün
ibadetler geçersizdir, kabul olunmazlar. Yaptığı ibadetler onu
cehennem ateşinden kurtaramaz.
Demek ki, önce doğru bir itikat sahibi olmak lâzım gelir. Yetmiş üç
fırkanın tek kurtulanı Ehl-i sünnet inancına sahip olanlardır. Diğer
yetmiş ikisi dalâlet fırkasıdır. Yetmiş üç "altın"ın
içinde "hakiki" olanı budur. Öbürleri sahtedir!..
Allahü teâlâ, Müslümanlardan, Peygamber Efendimizin ve Eshabının inandığı
gibi iman etmelerini istemektedir.
Sevgili Peygamberimiz (aleyhisselâm) vefât edince insanlar dinlerini
Eshâb-ı kirâmdan (aleyhimürrıdvan) öğrendiler. Hepsi aynı imânı, Ehl-i sünnet
itikâdını kendilerinden hiçbir şey katmadan, Resûlullah Efendimizden
öğrendikleri gibi naklettiler.
Mezhep imamlarımız, Silsile-i aliyye büyüklerimiz ve diğer büyük âlimlerimiz bu saf ve doğru imânı kitap hâline getirerek bize intikal ettirdiler. Bu büyüklerimize ne kadar dua etsek yine de azdır. Onlara ait olan kitapları çok okumalı ve onların gösterdiği yolda yürümeye gayret etmeliyiz...