Allah bir kulunu severse...
20/07/2020 Pazartesi Köşe yazarı A.U
İran'da yaşamış velîlerden Ebû İshak Şîrâzî hazretleri,
bir gün sevdikleriyle sohbet ediyordu.
Bir ara onlara;
“Allahü teâlâ bir kulunu severse, ona iki nimet verir” buyurdu.
Sordular ki:
“Onlar nedir efendim?”
Buyurdu ki:
“Birincisi; o kimseye, sevdiği bir kulunu tanıtır. Yâni hakîkî bir İslâm
âlimini, Allah dostu bir velîyi tanıtır ve sevdirir.”
Sordular yine:
“İkinci nimet nedir hocam?”
Buyurdu ki:
“Hayırlı bir iş. Yâni insanların dünyâsına veyâ âhiretine faydası olan bir
işte çalıştırır.”
Sordular ki:
“Daha çok severse?”
O vakit buyurdu ki:
“O zaman dert ve belâ verir ona.
Ama o, bu dertleri bir nîmet bilir.
Derd-ü belâyı bir kement bilirler.
Cenâb-ı Hakk da sevdiği kullarını,
işte bu kementle kendine çeker.”
● ● ●
Bu zât, bir gün buyurdu ki:
“Günâhın, büyüğü küçüğü olmaz.
Yâni günâhın küçüğü de büyüktür.”
Dinleyenler anlamadı.
Ve arz ettiler ki:
“Bunu açıklar mısınız efendim.”
Büyük velî buyurdu ki:
“Günâhın cinsi değil, kime karşı işlendiği mühimdir. Kul, günâh işlemekle kime karşı gelmiş, kime isyân etmiştir? Tabii ki Allahü teâlâya isyân edilmiştir, öyle ise, günâhın küçüğü de, çok büyüktür.”