Vefatından sonra amel defteri kapanmayanlar...
19/01/2023 Perşembe Köşe yazarı S.A
Cami, Kur'ân-ı
kerim kursu, hastane, yol ve köprü yaptıranların, faydalı kitap
yazanların, kendisinden sonra hayırlı evlât bırakanların sevap defterleri
kapanmaz...
Hepimizin farkında olduğu gibi; tıp ilmi baş döndürücü bir
hızla gelişiyor, her gün yeni ilaçlar, yeni tedavi metotları bulunuyor. Organ
nakilleri normal, sıradan bir iş gibi yapılıyor, hatta kalp nakilleri, ciğer
nakilleri de yapılabilmektedir... Bütün bu gelişmelere rağmen ölüme çare
bulunamıyor ve dünyanın en modern hastanelerinden bile cenazeler peş peşe
çıkıyor. Peki, ömrümüzü uzatmak mümkün olabilir mi?
Bu suale şöyle cevap verilebilir: "Dünyada yaşamaktan
maksat, ahireti kurtarmak, ebedî saadete kavuşmaktır. En önemli meselemiz,
kıyamette amellerimizin tartılacağı terazinin, hayır kefesini
ağırlaştırmaktır."
İnsan ölünce amel defteri kapanır, üç sınıf insan hariç. Onların
amel defteri kapanmaz. Onlar öldükleri hâlde yaşayan; kabirde olduğu hâlde
sevap kazanan bahtiyar insanlardır.
Birincisi: Sadaka-i cariye; insanların yararlanacağı tesisler
yaptıranlar. Cami, Kur'ân-ı kerim kursu, hastane, yol, köprü gibi...
İkincisi: İlim öğreten, talebe yetiştiren, faydalı kitap
yazanlar... Bu talebeler talebe yetiştirdikçe, kitaplar okundukça yazanın
defterine sevap işlenir... Dört mezhep imamımız, akâidde iki imamımız ve İmam-ı
Gazâli, İmam-ı Rabbani hazretleri gibi... Bunlar bizi ve bizim gibi milyonlarca
insanı hâlâ okutuyorlar ve dua alıyorlar...
Üçüncüsü: Kendisinden sonra hayırlı evlât bırakanlar...
Yavrularımız, bizden sonra bizim hayatımızı devam ettireceklerdir, bunun için
onların yetişmesine çok önem vermeliyiz...
Hayırlı evlât nasıl sevaplarımızı artırıyorsa, hayırsız evlât da
günahlarımızı artırır. Bir baba, çocuğuna on beş yaşına kadar dinini
öğretmemiş, nasıl ibadet edeceğini tarif etmemiş, haramları tanıtmamışsa, o
çocuğun ömür boyu yapacağı bütün günahlar da onun günah defterine yazılır.
Bahtiyar o kimsedir ki; ölünce, günahları da ölür, öldükten
sonra günah işlemez.
Çocuklarımızı istikbale hazırlarken, onların sadece üç-beş
günlük dünya hayatını düşünmeyelim; o nasıl olsa geçer. Dünyanın ne mutluluğu
kalıcıdır, ne de üzüntüleri hepsi geçici, fani ve kısadır. Hayalden başka bir
şey değildir. "İnsanlar uykudadır, ölünce
uyanırlar" sözü ne kadar güzeldir...
İnsan rüya görürken, rüya gördüğünü fark etmez. Uyanınca gördüklerinin rüyâ olduğunu anlar, "Meğer gördüklerim rüya imiş" der. Dünyadaki hayatımızın da gerçek hayat olmadığını ölünce anlayacağız...