Rüyada haber verilen fetih müjdesi!..
27/05/2024 Pazartesi Köşe yazarı V.T
Çehrin Kalesi muhâsara edilmişti... Aradan üç ay geçmesine rağmen bir netîce alınamıyordu...
Mustafa Sâkıb Efendi Anadolu velîlerinin meşhurlarındandır.
İzmir'de doğdu. İlk tahsilini burada yaptı. Daha sonra tahsîline devâm etmek
için İstanbul'a gitti. Fâtih Câmii Medreselerinde meşhûr âlimlerden ders aldı.
Sonra Köprülüzâde Mustafa Efendinin derslerine devâm etti. Galata Dergâhında
Şeyh Gavsî Dede'nin hizmetinde bulundu. Mevlevî tarîkatının âdâbını öğrendikten
sonra, Kütahya Mevlevîhânesi şeyhliğine tâyin edildi. Uzun süre burada hizmet
ettikten sonra 1735 (H. 1148) senesinde vefât etti .
Köprülüzâde Mustafa Efendinin derslerine devâm ederken
arada hocası ile birlikte küffâr üzerine yapılan bir sefere katıldı. Çehrin
Kalesi muhâsara edildi. Muhâsaranın başlamasından üç ay geçmesine rağmen bir
netîce alınamadı. Zaman zaman asker arasında, Sultan Süleymân'ın
Kânunnâmesinde; "Yeniçerilerin üç aydan fazla muhâsara üzerinde
kalmayacağının" yazılı olduğu konuşulmaya başlandı. Bu sırada bir ikindi
vakti sefer kumandanının çadırına bir derviş geldi. Komutan ona çok hürmet
etti. Sohbetin sonunda derviş;
"Bu gece mânâ âleminde Mevlânâ Celâleddîn Rûmî
hazretlerinin bütün halîfeleri talebeleri ile gelip kalenin hizâsında murâkabe
hâli üzere oturduklarını gördüm. İnşâallahü teâlâ yarın ikindi vakti kalenin
alınma ihtimâli vardır" dedi ve askerin kaleye gireceği yeri gösterip,
oradan ayrıldı. Komutan bu haber üzerine rahatladı.
Bu hâdiseyi gören Sâkıb Dede'de bambaşka hâller oldu.
Sevdiği ve güvendiği Fevzi Efendiye durumunu arz edip, Mevlânâ Celâleddîn-i
Rûmî'nin ahvâlini anlatmasını istedi. O da bildiği kadar anlattı. O güne kadar
tasavvuf ehlinin sohbetlerine katılmamış olan Sâkıb Dede'de tasavvufa karşı bir
sevgi ve meyl hâsıl oldu. Gece rüyâsında şunları gördü:
Çehrin Kalesinin semâsında bir kubbe vardı. Burada
evliyâ zâtlar gömülüydü. O kubbeden Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî çıkıp, koltuğunda
bulunan kopçayı Sâkıb Dede'ye eliyle işâret etti. Sâkıb Dede; "Peki
efendim" deyip süratle yanına vardı. Elini öpüp, emirlerini, ne
buyuracaklarını beklediği sırada o zât;
"Ey genç! Ben seni kabûl ettim" dedikten
sonra mevlevî elbisesi giydirdi ve;
"Senin dünyevî bir işin yok" buyurdu...
Ertesi gün rüyâsını Fevzi Efendiye
anlattı. O da rüyâsını tâbir etti ve bundan sonra mevlevî olduğunu söyledi.