Allahü teâlânın rahmetini ummalı
11/09/2019 Çarşamba Köşe yazarı V.T
"Allahü teâlâ rahmetini tâat içinde, gazabını günahlar içinde,
evliyâyı kulları içinde gizledi."
Celâleddîn Muhammed Tâzifî hazretleri fıkıh âlimi ve kadıdır. 899 (m.
1494)’de Haleb’de doğdu. 963 (m. 1556)’da aynı yerde vefât etti.
Kalâid-ül-Cevâhir adlı eserinin mukaddimesinde, özetle şöyle dedi:
“Kusur ve günahlarını itirâf edip, Rabbinin lütfundan af ümîd eden bu
muhtaç kul, Muhammed bin Yahyâ’nın, Allahü teâlâ günahlarını affeylesin.
Hayırlarını çoğaltsın. Evliyâsına (sevgili kullarına) doğru yolu gösteren
Allahü teâlâya hamd ederim. Onlar eliyle, bütün hayırları ve iyilikleri akıttı.
Onları, her türlü kötülüklerden, çirkin işlerden korudu. Kim bunlara uyar,
dediklerini tutarsa kazanır. Saadete erer. Kim onların yolundan ayrılırsa
sapıtır. Felâkete düşer. Kim de onlara sığınırsa, kurtulur, doğru yola girer.
Kim de onları beğenmeyip kötülerse, sonsuz felâkete uğrar, helak olur.
Sığınılacak, ancak Allahü teâlâ olduğunu bilen kimsenin hamdetmesi gibi hamd
olsun. Hayır ve şerrin, ancak Allahü teâlâdan olduğuna îmân etmiş kimsenin
şükretmesi gibi şükür olsun. Allahü teâlânın nimetleri, ihsânları sayısınca
Muhammed aleyhisselâma ve O’nun yakınlarına, salât ve selâm ederim.”
Müminler, dâima Allahü teâlânın rahmetini ummalıdırlar. Ne kadar âsî ve
günahkâr olursa olsun, Allahü teâlâdan ümidini kesmemelidir. Nitekim hadîs-i
kudsîde Allahü teâlâ; “Ey Âdemoğlu! Sen duâ edip rahmetimi umduğun
müddetçe, senden olan şey üzerine senin için mağfiret etmekten kaçınmam. Ey
Âdemoğlu! Sen yeri doldurmaya yakın hatâ ile bana gelsen, şirk koşmuş olmadığın
müddetçe, ben de sana yer dolmaya yakın mağfiret ve ihsân ederim. Ey Âdemoğlu!
Senin günâhın semânın safhasına yetişse, bundan sonra benden mağfiret
talep etsen, mağfiret ederim” buyurdu.
Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Eğer müminler,
Hak teâlânın gadabının ne kadar olduğunu bilselerdi, Cennete girmekten kati
olarak ümit keserlerdi. Eğer kâfirler, Hak teâlânın rahmetinin miktarını
bilselerdi, Cennete girmeye tamah ederlerdi” buyurdu.
Allahü teâlâ birçok şeyi saklayıp gizledi. Rahmetini tâat içinde, gazabını
günahlar içinde, evliyâyı kulları içinde gizleyerek, kullarının beyn-el-havf
ver-recâ içinde olmalarını istedi.
Beyn-el-havf ver-recâ: “Mahşer ehlinden biri ehl-i Cehennemdir” deseler;
“Acaba o ben miyim?” diye düşünmektir. Yine; “Mahşer ehlinden biri ehl-i
Cennettir” deseler yine; “Acaba ben miyim?” diyerek, kişinin kalbinin sakin
olmaması, ümîd ve korku içinde olması demektir.