“Gidiniz, siz de Müslüman olunuz"
10/09/2019 Salı Köşe yazarı V.T
"O, fakirlikten hiç endişe duymuyor. Elinde olanı herkese bol bol
dağıtıyor.”
Ebû Abdullah Tâvüdî hazretleri Fas’ta yetişen âlimlerin büyüklerindendir.
1128 (m. 1716)’da Fas’ın Fes şehrinde doğdu. 1207 (m. 1793)’de orada vefât
etti. Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) üstün hasletlerinden
bazıların şöyle anlattı:
Peygamber efendimizin cömertliği dillere destan idi. Bu güzel huyda da
Peygamberimize kimse yetişemez. Eshâbından Câbir bin Abdullah (radıyallahü anh)
buyurdu ki:
“Hayâtında, kendisinden istenen bir şey için hayır veremem
dememiştir.” İbn-i Abbâs (radıyallahü anhüma); “Resûlullah efendimiz
iyilik yapmak bakımından insanların en cömerdi idi. Ramazân-ı şerîfte ve
Cebrâil aleyhisselâm ile buluştukları zaman, sabah rüzgârından daha cömert
olurdu” demiştir.
Enes bin Mâlik (radıyallahü anh) anlattı: Bir kimse Peygamber efendimizden
mal istedi. Ona, iki dağ arasını dolduracak kadar koyun verdi. Adam memleketine
gittiğinde “Gidiniz siz de Müslüman olunuz. Çünkü Muhammed aleyhisselâm,
fakirlikten hiç endişe duymuyor. Elinde olanı herkese bol bol dağıtıyor” dedi...
İbn-i Ömer (radıyallahü anhüma) bildirdi: “Bir kimse geldi.
Peygamberimizden bir dilekte bulununca, Resûlullah efendimiz; “Sana şu
ânda verecek bir şeyim yok. Lâkin benim nâmıma satın al. Bize bir şey gelince
hemen onu öderiz” buyurdular.
Peygamber efendimiz şecaat ve necdet sahibi idi. Çok güç durumlarda,
silâhça, sayıca üstün düşman karşısında katiyyen yerinden kıpırdamamış, bir
santim bile yerinden geri gitmemiştir.
Hazreti Ali, “Biz harp kızıştığı zaman, gözler öfkeden kıpkırmızı olduğu
bir ânda, Resûlullah efendimizle korunurduk. Çünkü düşmana O’ndan daha yakın
kimse olmazdı. Bedir gazâsında, hepimizden çok O düşmanla çarpışıyordu. Büyük
düşmanla karşılaştığımız zaman, ilk hücum eden Allahın Resûlü olurdu” buyurdu.
Müşriklerden Ubey bin Halef, Bedir gazâsında fidye ile kurtulduktan sonra
Peygamberimize, “Yanımda bir atım var, onu her gün arpa ile besliyorum. Ona
binerek bir gün seni öldüreceğim!” dedi. Peygamber efendimiz de “İnşâallah ben
seni öldürürüm” buyurdular. Uhud gazâsında Ubey, “Nerede Muhammed! O’nu
öldüreceğim" diyordu. Peygamberimizi görünce atını O’na doğru sürdü.
Eshâb-ı kirâm (radıyallahü anhüm) hemen araya girdiler. Fakat Resûlullah
efendimiz, “Aradan çekiliniz. Onu benimle baş başa
bırakınız” buyurdular. Peygamber efendimiz, Ubey’e doğru yaklaşıp ona öyle
bir darbe indirdi ki, adam atından vere düştü, kaburgaları kırıldı...