“Rabbin kimdir dînin nedir?.."
09/09/2019 Pazartesi Köşe yazarı V.T
Kabirde, kâfirlere ve âsi Müslümanlara azâb edecek melekler ve suâl
soracak melekler vardır.
Muhammed Şâh Fenârî Efendi, Osmanlı âlimlerinden olup Molla Fenârî’nin
faziletiyle tanınmış oğludur. 830 (m. 1426) senesinde Bursa’da vefât etti. Bir
dersinde, kabir suâllerini şöyle anlattı:
Kabirde, kâfirlere ve âsi Müslümanlara azâb edecek melekler ve suâl
soracak melekler vardır. Suâl meleklerine (Münker ve Nekir) denir. Bu iki
melek, “Rabbin kimdir? Dînin nedir? Peygamberin kimdir? Kıblen neresidir?” diye
suâl ederler. Allahü teâlânın sevdiği kimseler, (Sizi bana kim gönderdi ise
Rabbim O’dur. Yani Allahü teâlâdır. Peygamberim Muhammed aleyhisselâm,
dinim İslâm dînidir. Kıblem de Kâbe’dir” der. O zaman bunlar da, “Doğru
söyledi. Bizim elimizden kurtuldu” derler.
Bundan sonra onun üzerine, kabrini büyük kubbe gibi kılarlar. Onun için sağ
tarafına iki kapı açarlar. Sonra da kabrini güzel kokulu fesleğenlerle döşerler
ki, Cennet kokuları onun üzerine gelir. Dünyâda işlediği güzel ameli, en
sevgili ahbabı sûretinde gelip onu eğlendirir ve ona güzel haberler söyler.
Kabri nûr ile dolar. Dünyânın sonu oluncaya kadar, kabrinde sürûr ve ferah
üzere olur.
İlmi ve ameli az olan ve ilimden ve melekût (ruhlar ve melekler âlemi)
esrârından haberi olmayan müminlerin derecesi bundan aşağı olur ki, onun yanına
Rûman adlı melekten sonra güzel sûrette ve güzel kokulu ve güzel elbiseli
olarak ameli gelir. “Beni bilmez misin” der. O da, “Sen kimsin ki, Allahü teâlâ
seni, benim garipliğim zamanında bana ihsân eyledi?” der. Oda, “Ben senin sâlih
işlerinim, korkma mahzûn olma" derler.
Bundan biraz vakit geçtikten sonra, Münker ve Nekîr melekleri gelirler.
Bildirildiği gibi onu sıkıştırırlar. Otururlar ve ona, (Men Rabbüke)
yani “Rabbin kimdir?” derler ve diğer suâlleri sorarlar. O da, “Rabbim
Allah, Peygamberim Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem), imamım Kur’ân-ı
kerîm, kıblem Kâbe-i şerîf ve İbrâhim aleyhisselâmın milleti benim milletimdir”
der. Onun dili hiç tutulmaz. Onlar da, “Doğru söyledin” derler. Ve daha önceki
gibi muâmele ederler. Lâkin onun için sol tarafında nârdan bir kapı açarlar.
Nârın yılan, akrep, sıcak suyu ve zakkumu görünür. O kimse onun üzerine çok
feryâd eder. Ona, “Buranın dehşeti sana zarar vermez. Burası senin nârdan olan
yerindir ki, Allahü teâlâ bunu, senin Cennette olan yerinle değiştirdi. Uyu,
sen sâidsin” derler. Sonra onun üzerine nâr kapısı kapanır. Kendi üzerine
aylardan senelerden geçen zamanı bilmez, öylece kalır...