"Dünyânın âşıkları sarhoşturlar!"
24/10/2024 Perşembe Köşe yazarı V.T
"Gönül verdikleri
dünyâ onlardan kaçar, hâlbuki onlar dünyâya âşık olmuşlardır."
Şumeyt
bin Aclân hazretleri Tâbiînin büyüklerindendir. Miladi sekizinci asırda yaşadı.
Dünyâ için çalışıp, bütün arzusu ve düşüncesi dünyâ olan insanlardan hoşlanmaz,
onlardan kaçardı. Bu insanların, uğruna ölmeyi dahi göze aldıkları malları ve
mülklerinden, çok kısa bir zaman sonra ayrıldıklarını ve bütün ömürlerini
harcadıkları mallarının dünyâda kalıp âhirete bir şey götüremediklerini görür
ve bu insanlara acırdı. Onların gafletlerini ve içinde bulundukları hâli
anlatarak şöyle buyurdu:
"Dünyânın
âşıkları (haramlara dalanlar) sarhoşturlar. Gönül verdikleri dünyâ onlardan
kaçar, hâlbuki onlar dünyâya âşık olmuşlardır. Süt emen çocukların annelerini
arayıp, bağlandıkları gibi dünyâya bağlıdırlar. Aslâ ondan ayrılmayı
istemezler. Allahü teâlâ onlardan birisine bir nîmet ihsân ettiği zaman, onlara
bir riyâ ve şöhret gelir. Onlar, haram helal her ne olursa olsun dünyâya (mala,
mülke) bağlanır, onu isterler. Sonra insanlara döner; 'Geliniz bizim
mallarımıza bakınız' diyerek övünürler. Müminler ise, kendilerine gelen
şeyler için; 'Allah'a yemîn ederiz ki helâlden olmayan bir şeyde güzellik
yoktur. Eğer haramdan olursa Allahü teâlâ onu yok etsin' derler...
Münâfıklara gelince; 'Bize yazıklar olsun. Keşke bizim daha
çok malımız olsaydı' derler. Çocukları için yağlar ve ballar ister, bunu
fakir ve miskin çocukların yanında yerler. Fakir çocuklar annelerine gidip; 'Ey
annemiz, bize yağ ve bal ver. Çünkü biz, filânın çocuğunu, onları yerken
gördük' derler. Onlara anneleri; 'Bunlar çok pahalı şeyler yavrularım, ben
size ancak tuz ve ekmek verebilirim' der."
Bu mübarek zat, fâsıklara muhabbet etmez, fıskı
hoş karşılamazdı. Buyurdu ki: "Kim, fısktan günahtan râzı olur beğenirse,
onu yapanlardan olur. Kim de Allah'a isyân edenleri beğenirse, râzı olursa,
Allahü teâlâ onun ibâdetlerini kabûl etmez."
Şumeyt bin Aclân hazretlerinin oğlu Ubeydullah;
babasının dünyâ adamlarını şöyle târif ettiğini haber vermiştir: "Dünyâya
düşkün olanlar, akılları kısa ve ahmak olanlardır. Onların arzuları,
yiyecekleri, şehvetleri ve kendilerini süslemeleridir. Onlar şöyle derler: Ne
zaman sabah olacak. Sabah olsun ki, yiyelim, içelim, oynayalım. Ne zaman akşam
olacak? Akşam olsa da uyusak. Onların geceleri pislik içerisindedir, günah
işlerler. Gündüzleri ise tembeldirler."