Kur'an-ı kerime mâna vermek!
24/05/2024 Cuma Köşe yazarı A.D
Kur'an-ı kerimi okuyunca yanlış anlamak günah değildir. Anlaşılan yanlış
mânaya inanmak günahtır!..
Muteber kitaplarda buyuruluyor ki: Kur'ân-ı kerimi okuyunca yanlış anlamak günah değildir. Anlaşılan yanlış mânaya inanmak günahtır. Kelimelerin, cümlelerin Türkçesini anlamanın mahzuru olmaz. Âyetlere kendi görüşüne göre mâna vermek, hüküm çıkarmak yanlış olur. Birkaç örnek verelim:
Fâtiha sûresindeki (İyyâke neste’în) ifadesini
Türkçe olarak, (Yalnız senden yardım isteriz) şeklinde
anlamanın mahzuru olmaz, fakat âyet-i kerimeye kendi görüşüne göre mâna vermek
mahzurlu olur. Mesela (Allah’tan başkasından bir şey istemek, bu âyete
göre şirktir) diye mâna vermek, kendi görüşüne göre tefsir etmek olur.
Bu yüzden Kur’âna kendi görüşüne göre mâna verip kâfir olan çok kimse olmuştur.
72 sapık fırka da, yanlış mâna verdikleri için bid’at ehli olup Cehenneme girecekleri
hadis-i şerifle bildirilmiştir.
Boğulmakta olan biri, (İmdat, ben ölüyorum, bana
yardım edin!) dese, bu zihniyete göre şirke düşmüş olur. (Şu yükümü sırtıma
koymama yardım et!) diyen ihtiyara, (Sen Allah’tan başkasından yardım
istedin, şirke girdin) demek, kendi görüşüne göre mâna vermek olur.
(Yâ Resulallah bize şefaat et!) diyen Müslümana, (Sen
Allah’tan başkasından yardım istedin, şirke girdin) demek, kendi
görüşüne göre mâna vermek olur.
Bir peygamberin veya evliya bir zatın türbesine giderek,
(Bana imdat eyle!) diyene, (Sen şirke girdin) demek, kendi
görüşüne göre mâna vermek olur.
(Ben yılandan, fareden korkarım) yahut (Ben Allah’tan
korkmayandan korkarım) diyene, (Başkalarından değil yalnız benden
korkun!), (Yalnız Allah’tan korkun!) mealindeki âyet-i kerimeleri
okuyup, (Sen Allah’tan başkasından korktuğun için şirke girdin) demek,
kendi görüşüne göre mâna vermek olur.
(Peygamberler, âlimler, şehidler şefaat eder) hadis-i
şerifini bildiren kimseye, (Allah’ın izni olmadan kim şefaat edebilir) mealindeki
âyet-i kerimeyi okuyup (Kimse şefaat edemez, sen şirke girdin) demek
de, kendi görüşüne göre mâna vermek olur.
Âyet-i kerimeleri okuyup, anlamını bilse bile, (Bu
âyete Resulullah ne mâna verdi, âlimlerimiz nasıl tefsir ettiler bilmiyorum)
demek veya biliyorsa, (Bu âyette bildirilen mâna şudur) demenin mahzuru olmaz.
Kendi anladığına göre söylemek mahzurludur. Kendi görüşüne göre açıklamak,
Peygamber efendimizin bildirdiği gibi, küfür olur.
Meal okumak da, işte bunun için uygun değildir. Meal
okuyan, Allahü teâlânın o âyet-i kerimedeki muradını değil; o meali yazanın,
kendi düşüncesine, sınırlı bilgisine ve anlayışına göre verdiği mânayı okumuş
olur. Hele meal yazarı bid’at ehliyse, okuyup inananın küfre girmemesi
imkânsızdır.
Kur’ân tercümelerinden, günümüzde
tefsir diye yazılan kitaplardan ve hadis kitaplarından dini öğrenmek asla
mümkün olmaz, üstelik insan sapıtır, Ehl-i sünnetten ayrılır da haberi bile
olmaz. Her Müslüman Ehl-i sünnet âlimlerinin kelam, fıkıh ve ahlak kitaplarını okuyarak
dinini öğrenmelidir.