Hakîki âlim, sadece Allahın rızâsını ister
05/12/2019 Perşembe Köşe yazarı V.T
İlim sahibi, Kur’ân-ı kerîmi çok okur. Farza, vacibe, helâle ve harama çok
dikkat eder.
Muhammed Temîmî hazretleri fıkıh âlimlerinin büyüklerindendir. 428 (m.
1036)’da Fas’ta doğdu. 505 (m. 1111)’de vefât etti. İlim sahibi zatların
üstünlüklerini anlatırken buyurdu ki:
İlim sahibi, Kur’ân-ı kerîmi çok okur. Farza, vacibe, helâle ve harama çok
dikkat eder ki, yaptığı ibâdetleri ahirette boşa gitmesin ve dünyâda da
insanlar kendisini örnek alıp, iyi insan olsunlar.
Hakîki din âlimi, teşhisini iyi yapan ve ilâcını miktarınca hastasına
veren, onu sıhhatine kavuşturmaya çalışan tabip gibidir. O, Allahü
teâlânın rızâsını ister. O’nun emrini yapar. Din âlimi dâima Allahü teâlâya
şükreder ve her zaman O’nu hatırlar. Allahtan başka kimseden korkmaz. O,
Kur’ân-ı kerîm ve Sünnet-i seniyye ile âhlaklanmıştır. Dünyânın gösterişine,
parasına, puluna itibar etmez. Yeryüzünde vakar ile ibret alarak yürür. Kalbi
Allahü teâlâ ile meşguldür. Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde meâlen şöyle
buyurdu:
“... Çünkü Kur’ândan önce kendilerine Tevratla, ahir zaman
Peygamberinin vasfına dâir ilim verilenlere karşı, Kur’ân okunduğu zaman
yüzleri üstü secdeye kapanıyorlar (Allaha şükrediyorlar). Ve şöyle
diyorlar: (Rabbimizi tenzih ederiz (vaadini yerine getirir). Gerçekten
Rabbimizin vaadi yerine getirilmiş bulunuyor.) Hem ağlayarak yüzleri üstü
secdeye kapanıyorlar, hem de bu Kur’ân-ı işitmek, onların huşûlarını
(ilimlerini, yakînlerini, kalblerinin yumuşamasını) arttırıyor” (İsrâ:
107, 108, 109). Allahü teâlâ, burada âlimleri vasfetti ve onların yalnız
kendisinden korkan, gözyaşı döken, itaat eden kişiler olduklarını beyân etti.
Abdullah İbni Mes’ûd (radıyallahü anh) buyurdu:
“İki hırs sahibi vardır ki, bunlar doymaz. Biri ilim sahibi, diğeri
dünyânın malına, mülküne, parasına bağlanmış kişi. Bunlardan ilim sahibi,
Allahü teâlânın rızâsını kazanmak için gece-gündüz çalışır. Kendisi ve bütün
insanların saadeti, huzûru için, her saniyesini kıymetlendirir. Allahü teâlânın
şu âyeti meâlen “Allahtan, kulları içinde ancak (kudret ve azametini
bilen) âlimler korkar” (Fâtır-28). Onları bildirir. Dünyalık
toplayanın ise; mal, mülk ve para için yapmadığı taşkınlık ve azgınlık kalmaz.
Gece-gündüz bu yolda yürür.
Allahü teâlâ, dünyâ peşinde koşanlar için, Kur’ân-ı kerîminde meâlen şöyle
buyurdu: “Doğrusu (kâfir) insan azgınlık eder.
Kendini (sâhip olduğu mal ile Allahtan) müstağni
görmekle...” buyurdu (Alâk: 6-7)