"Ey basîret sâhipleri! İbret alınız!.."
07/05/2022 Cumartesi Köşe yazarı V.T
"İnsanlar, niçin
yaratıldıklarını unutmuşlardır. Hâlbuki, bu dünyâya Allahü teâlâya kulluk için
geldiler..."
Ahmed bin Âsım Antâkî
hazretleri evliyanın büyüklerindendir. Antakya'da doğdu. 853 (H.239) senesinde
vefât etti. Fudayl bin Iyâd, Hâris-i Muhâsibî ve Ebû Süleymân-ı Dârânî'nin
sohbetlerinde kemâle geldi. Tebe-i tâbiîn neslinden olup, Bişr-i Hafî ve Sırrî-yi
Sekatî'nin akranlarındandır...
Ahmed bin Âsım Antâkî
buyurdu ki:
"Ben öyle bir zamâna yetiştim ki, o vakit İslâm, başlangıcındaki gibi
garip oldu. Hak söz de garip oldu. Bir âlim özlenip yanına gidildiği
zaman, o, hürmeti seven, başkan olma arzusu ile dolup taşan, gönlünü dünyâya
kaptırmış olarak görülür oldu. Âbid (çok ibâdet eden) birisine gidildiği zaman,
ibâdet bilgilerini bilmeyen, büyük düşman şeytan tarafından mağlup edilmiş
birisi olarak bulunur oldu... Diğer insanların durumu zâten mâlûmdur. Evet,
insanlar dünyâlarına mağlup olmuşlar, arzu ve isteklerine uymuşlar, kendilerini
beğenir duruma düşmüşler, dünyâlıkları için cimri, dinleri için çok tâvizkâr ve
müsamahakâr olmuşlar, Allahü teâlânın emirlerini yerine getirmekte gevşeklik
göstermişlerdir. Başlarına gelen musîbetlerden dolayı, kazâyı zemme
(kötülemeye) kalkışmışlar, şehvetlerine dalarak, dünyâda huzursuz olmuşlar,
kalpleri taş gibi katılaşmış. Niçin yaratıldıklarını unutmuşlardır. Hâlbuki, bu
dünyâya Allahü teâlâya kulluk için geldiler. Bu dünyâ bir imtihân yeridir.
Evet, insanlar Allahü teâlâya tevekkülü, Allahü teâlâya güvenip dayanmayı da
bırakmışlar. Altın ve gümüş peşine düşmüşler. Onlar meclislerde toplantılarda,
süslü sözlerle konuşmaya çalışırlar. Gazap (hiddet) zamânı kibirli bir edâ ile
bağırıp, çağırırlar. Şimdi, kendi zamânınıza bakın. İnsanlar nasıl? Ey basîret
sâhipleri! İbret alınız. Ey Allahü teâlâya îmân eden akıl sâhipleri! Allahü
teâlâya şükür vazifesini yapmayıp, arzu ve isteklerini tercih edenler, mesul
olacaklar, kıyâmet gününde mâzeret beyan edemeyeceklerdir. Allahü teâlâdan
gelen nîmetleri çok görünüz; (Yâ Rabbi bol bol verdin) deyiniz ki
şükretmeniz mümkün olsun. Nefsinize fırsat vermemek, affa kavuşmak için,
yaptığınız ibâdet ve tâati az görünüz. İhlâslı amel yapabilmek için
gafletten çok sakınıp, uyanık olunuz."
"Kalbin mânevî hastalıklardan muhâfazası için şunlara dikkat etmek lazımdır: 1. Ahlâkı güzel olanlarla oturmak, 2. Kur'ân-ı kerîm okumaya devâm etmek, 3. Fazla yemek yememek, 4. Gece namazlarına devâm etmek, 5. Seher vaktinde Allahü teâlâya yalvarmak, istiğfâr etmek."