“Hani sen hastaydın!..”
19/02/2020 Çarşamba Köşe yazarı A.U
Amasya'da yetişen velîlerden Alî Hâfız hazretlerinde
(nefes darlığı) hastalığı vardı.
Bir gün hasta yatıyordu.
Sevenleri ziyâretine geldi.
O, hemen fırlayıp kalktı.
Onlarla neşeli bir sohbete girdi.
Arada gülüşmeler de oluyordu.
Derken misâfirler gitti.
Hanımı, bir hışımla geldi.
Ve beyinin karşısına dikildi.
Ellerini de beline koyup;
“Hani sen hastaydın” diye çıkıştı.
Alî Efendi ne yapsın!
"Haklısın hanım. Ne yapayım, elimde değil. Onlar gelince, hastalığımı
unutuyor ve iyileşiyorum" dedi.
● ● ●
Talebelerinden biri, Alî Hâfız'ı görmeden önce, elinde (saz),
köy köy dolaşır, saz çalıp türkü söylerdi.
Bir gün bu zâtı işitip, yanına gitti.
Bâzı sualleri arz edecekti.
Alî Hâfız Efendi, o sualleri, o sormadan teker teker cevapladı.
Uzun uzun anlattı.
O, bu kerâmeti gördü.
Ve büyük bir zât olduğunu anladı.
Talebesi olmak istedi.
Bunu kendisine arz etti ve;
“Ama bir şardım var" dedi.
"Nedir şartın?"
"Saz çalmama izin vereceksiniz."
Alî Efendi buyurdu ki:
"Pekâlâ, çal çalabilirsenl!"
O anda kalbi değişti.
(Saz çalma) arzusu çıktı kalbinden.
Hattâ sazdan nefret ediyordu.
Zîra Alî Hâfız Efendi, ona;
"Çal çalabilirsen" demişti!..