Açlık çekerek ruhen yükselmek
10/04/2019 Çarşamba Köşe yazarı O.Ü
Cahillere göre riyazet, yalnız açlık
çekmektir. Aç kalmayı pek kıymetli sanırlar!
Sual: Bazı kimseler, Peygamberimiz ve ilk
Müslümanlar açlık çekerek ruhen yükseldiler diyerek, aç kalmayı tavsiye
ediyorlar. Gerçekten yükselmek için aç mı kalmak gerekir?
Cevap: Bu konuda, İmâm-ı Rabbânî hazretleri,
Mektûbât kitabında buyuruyor ki:
“Din büyüklerinin yolunda, sünnet-i seniyyeye uymak, hâllerini
örtmeye çalışmak, orta hâlli yaşamak, yiyecekte, giyecekte ve her şeyde orta
hâli gözetmek vardır. Cahiller bunları riyazet saymazlar. Bunlara göre riyazet,
yalnız açlık çekmektir. Çok aç kalmayı pek kıymetli sanırlar. Çünkü, hayvanlar
gibi yaşayan bu kimseler, yemeye, içmeye çok önem verirler, hep bunları
düşünürler. Bunun için, yememek, içmemek bunlara ağır riyazet görünür. Bu
cahiller, sünnete uymaya ve benzerlerine hiç kıymet vermezler. Bu yolun büyüklerine,
hallerini örtmeye çalışmak ve cahillerin kıymet verdikleri riyazetleri yapmamak
lazımdır. Açlık çekmek gibi böyle riyazetleri cahiller beğenir, şöhrete sebep
olur ve sonu kötü olur. Resûlullah efendimiz; (Dinde ve dünyada parmakla gösterilmesi,
insana kötülük olarak yetişir. Bundan ancak Allahü teâlânın koruduğu kimse
kurtulur) buyurdu.
Uzun açlıklar çekmek, yemekte ve içmekte orta dereceyi
gözetmekten daha kolaydır. Orta hâli gözetmek riyazetinin, çok aç kalmak
riyazetinden daha üstün olduğu meydandadır. Yiyecekte, giyecekte ve her işte
orta dereceyi gözetmek çok iyidir.
Hak teâlâ, Peygamber efendimize kırk erkek kuvveti ihsan
etmişti. Bu kuvveti ile ağır açlıklara dayanırdı. Eshâb-ı kiram da, insanların
en iyisinin sohbeti yardımı ile bu yüke katlanırlardı. Bu yüzden işlerinde ve
çalışmalarında hiçbir bozukluk ve gevşeklik olmazdı. Aç iken muharebede
düşmanla çarpışırlardı. Eshâb-ı kiramdan başkaları, böyle aç kalsalar,
edepleri, sünnetleri, belki de farzları yapamaz hâle gelirlerdi. Gücü yok iken,
bu işte Eshâb-ı kirama benzemeye kalkışmak, kendini sünnetleri ve farzları
yapamayacak hâle sokmak olur. Hazret-i Ebu Bekir, Peygamber efendimiz gibi her
gün oruç tutmak istedi. Zayıflayıp, takati kalmayınca, Resûlullah efendimiz,
buna üzülerek; (İçinizde
benim gibi kim vardır? Rabbimin huzurunda kalırım. Oradan yerim ve içerim) buyurdu.
Görülüyor ki, gücü yetmediği şeyi yapmaya kalkışmak iyi değildir.”