Müslümanları büyük sıkıntıdan kurtarmıştı

10/08/2024 Cumartesi Köşe yazarı V.T

Süfyân bin Abdullah hazretleri, Müslümanlara zulmeden Yahudi’yi öldürdü.

Künyesi Ebû Muhammed olan Süfyân bin Abdullah Yemenî hazretleri evliyanın büyüklerindendir. On üçüncü asırda yaşamıştır. Menkıbeleri şöyle anlatılmıştır: Bir defasında Aden şehrine gitmişti. Oranın sultanı, memurlarından bir Yahudi’ye geniş salahiyet vermişti. Öyle ki Müslümanlar âdeta bu Yahudi’nin esiri durumuna düşmüştü. Süfyân bin Abdullah hazretleri, bir fakir kıyafetinde şehre girdi. O Yahudi bir kürsü üzerine oturmuş, Müslüman halkı etrafına toplamıştı. Yahudi’ye yaklaşıp Kelime-i şehâdeti söyleyip iman etmesini istedi. Bu sözlerini duyan Yahudi, gurur ve kibir içinde bağırıp çağırmaya başladı. Askerleri toplayıp Süfyân bin Abdullah hazretlerinin üzerine gönderdi. Ancak ona hiçbir şey yapamadılar. Tekrar şehadet getirmesini söyledi. Fakat yine Müslüman olmadı. Üçüncü defasında da Kelime-i şehâdeti söylemesini istedi. Direnince, sol eline bir çakı bıçağı alıp Yahudi’nin boynunu kesti. Bu haber sultana ulaşınca inanamadı.

 

İşin doğru olduğunu anlayınca, “Katili yakalayıp bana getirin” diye emir verdi. Askerler yakalamak için yanına gittiler. Fakat bir türlü yaklaşamadılar. Manen korunuyordu. Müslümanları büyük bir sıkıntıdan kurtarmıştı. Yakalamaya güç yetiremeyince şehri terk etmesini istediler. Ancak o bazı dostları ile istişare ederek hapsedilmeye razı oldu. Hapiste ellerini ve ayaklarını bağlamışlardı. Cuma günü gelince namaza gitmek istedi. Bağladıkları kelepçeler kerametiyle çözüldü. Hapishaneden çıkıp camiye gitti. Camide sultanın yanına kadar gidip oturdu. Namazdan sonra camiden çıkıp hapishaneye döndü. Bir müddet daha hapishanede kaldı. Sultan onun büyük bir veli olduğunu iyice anlayıp serbest bıraktı.
Taiz şehrinde de buna benzer bir hadise olmuştu. Şöyle ki orada da bir Yahudi’ye bazı işleri yapmasını söyledi. “Eğer yapmazsan elimdeki kalemi keserim!” dedi. Yahudi kesersen kes benimle ne alakası var deyince, elindeki kalemi kesti, o sırada Yahudi’nin de başı kopup yere düştü.
Bir talebesi yabancı bir kadına yaklaşmak istediğinde gözüküp bir tokat vurdu. Talebenin gözleri görmez oldu. Gelip ağlayarak yalvardı. “Tövbe eder misin” deyince, “Evet ederim” dedi. Bunun üzerine “Gözlerin açılır ama sonunda kör olarak ölürsün” dedi. Bu talebesi ölümünden birkaç gün önce kör oldu ve o hâl üzere vefat etti.