"Son vazifeni değil, ilk vazifeni yapacaktın!.."
30/06/2019 Pazar Köşe yazarı S.K
"Ağaç yaşken eğilir" demişlerdir. Çocuklara iman,
Kur'ân ve Allahü teâlânın emirleri öğretilir ve yapmaya alıştırılırsa, din ve
dünya saadetine ererler.
Çocuk, ana baba elinde bir emanettir. Çocukların temiz kalpleri kıymetli
bir cevher olup, mum gibi, her şekli alabilir. Küçük iken, hiçbir şekle
girmemiştir. Temiz bir toprak gibidir. Temiz toprağa hangi tohum ekilirse, onun
mahsulü alınır. Onun için "Ağaç yaşken eğilir" demişlerdir.
Bunun gibi çocuk da neye meylettirilirse, oraya yönelir. Eğer hayrı âdet eder,
öğrenirse hayır üzerine büyür. Çocuklara iman, Kur'ân ve Allahü teâlânın
emirleri öğretilir ve yapmaya alıştırılırsa, din ve dünya saadetine ererler. Kur'an-ı
kerimde mealen buyuruluyor ki: (Kendinizi ve aile efradınızı Cehennem
ateşinden koruyun!) [Tahrim 6]
Müslüman, emri altında bulunanlardan mesuldür. Hadis-i şeriflerde mealen
buyuruldu ki:
(Hepiniz, bir sürünün çobanı gibisiniz. Çoban sürüsünü koruduğu gibi, siz de
evinizde ve emriniz altında olanları Cehennemden korumalısınız! Onlara
Müslümanlığı öğretmezseniz, mesul olursunuz.)
(Çok Müslüman evladı, babaları yüzünden Veyl ismindeki Cehenneme gidecektir.
Çünkü bunların babaları, yalnız para kazanmak ve keyif sürmek hırsına düşüp ve
yalnız dünya işleri arkasında koşup, evlatlarına Müslümanlığı ve Kur'ân-ı
kerimi öğretmediler. Ben böyle babalardan uzağım. Onlar da benden uzaktır.
Çocuklarına dinlerini öğretmeyenler Cehenneme gidecektir.)
Kur'an-ı kerimde, nefislerimizi ve aile efradımızı, yakıtı insan ve taş olan
Cehennem ateşinden korumamız emredilmektedir. Elli-yüz senelik kısa bir hayat
için evladımızı dünya felaketlerinden korumaya çalıştığımız gibi, ebedî
felakete düçar olmaması için ahiretini de korumamız lazımdır. Bir babanın,
evladını Cehennem ateşinden koruması, dünya ateşinden korumasından daha
mühimdir. Cehennem ateşinden korumak da, imanı ve farzları ve haramları
öğretmekle ve ibadete alıştırmakla ve kötü arkadaşlardan ve zararlı neşriyattan
korumakla olur.
Güzel terbiye edilmemiş bir genç, yanlış yollara düşer. Yanlış işler yapar.
Sonunda öyle bir suç işler ki, idamlık duruma düşer. Çocuğa, “Son bir defa
babanla görüşür müsün” derler. O da “İstemem. Sakın bana babamı
getirmeyin” der. Babasına “Bu senin oğlun. Sen yine de git. Son vazifeni yap”
derler. Babası oğlunun yanına gelir. Çocuk babasını görünce “Niye geldin” diye
bağırır. Babası “Son vazifemi yapmak için geldim” der. Çocuk
da şu ibretlik cevabı verir:
“Sen son vazifeni yapacağına ilk vazifeni yapsaydın. Bana Müslümanlığı
öğretseydin, beni Müslüman olarak yetiştirseydin, ben bu hâllere düşmezdim. Git
buradan. Son vazifeni değil ilk vazifeni yapacaktın!..”