Sabır, nefsânî arzuları terk etmektir!..
12/05/2022 Perşembe Köşe yazarı V.T
Allahü teâlâ buyurdu
ki: "Ey îmân edenler! Din uğrundaki eziyetlere sabredin!.."
Yazıcızâde Ahmed-i
Bîcân Osmanlı evliyasındandır. 1455 (H.859)’da Gelibolu'da vefât etti. Küçük
yaşta ilim tahsîline başladı. Zâhirî ilimlerdeki tahsîlini tamamladıktan sonra
ağabeyi ile birlikte kendilerini irşâd edecek bir evliyâ arıyorlardı. Bu sırada
Hâcı Bayram-ı Velî hazretleri misafir olduğu Edirne'den ayrılarak Ankara'ya
gitmek için yola çıkmıştı. Gelibolu'ya vardıklarında, Hâcı Bayram-ı Velî
odasında dinlendiği sırada, huzûruna girmek için Mehmed ve Ahmed Bîcan
kardeşler izin istediler ve içeri girip selâm verdiler. Kendilerini tanıtmak
istediklerinde Hâcı Bayram-ı Velî; "Biz sevdiklerimizi daha iyi
tanırız" dedi. Onlara muhabbet nazarları ile bakıp duâ etti, sonra; "Yağ
ve kandil hazırmış, bize yalnız kibriti yakmak kalmış" buyurdu. Ahmed-i
Bîcân ve ağabeyi, Hâcı Bayram-ı Velî hazretlerinin huzûrunda mânevî ilimlerde
yükseldikten sonra Bayramiye tarîkatına göre insanları terbiye etmeye
başladılar. Talebelerine bir sohbet esnasında buyurdu ki:
Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: "Ey îmân edenler! Din
uğrundaki eziyetlere sabredin ve düşmanlarınızla olan savaşlarda üstün gelmek
için sabır yarışı yapın. Sınır boylarında cihad için nöbet bekleşin ve
Allah'tan korkun ki, felah bulasınız." (Âl-i İmrân sûresi: 200)
"Sabrediniz"
buyurması, belâlara sabretmeye işârettir. Bu, halk yâni avam içindir.
"Nöbet bekleşin" buyurması, günah işlemeyi terk etmeye işârettir. Bu,
havâs içindir. "Sabır yarışı yapınız" buyurması, ibâdet yapmaya
katlanmaya işârettir. Bu da seçilmişlerin seçilmişlerine mahsustur. Bunun için,
kişinin rahatlığı yakînde, şerefi tevâzuda, saâdeti, kurtuluşu İslâmdadır.
İsmeti, günahsız olması Allahü teâlâya güvenmekte, akıllılığı dinde, gayreti
dünyâyı terk etmektedir. Helakı günah işlemeye cüret etmekte, pişmanlığı
uyumakta, şekâveti cehâlettedir. Saâdeti ilimdedir. Olgunluğu aşktadır. Güzel
yaşaması sabırdadır...
Sabır; halkın içinde nefsânî arzuları terk etmek, yapmamaktır. Eğer dünyânın bütün belâları onun üzerine gelse "Âh" bile demeyen; vefâdan, cefâdan, acıdan, zenginlikten ve her çeşit nîmetten dolayı değişmeyen, mağrûr olmayan ve bunlar karşısında hep aynı kalan kimse sabırlıdır. Bilakis o, kendini bela mancınığına kor ve kazâ denizine atar. Sonundan hiç endişe etmez. Vesselâm.