Cennet ve Cehennem ebedîdir
12/08/2024 Pazartesi Köşe yazarı R.A
“Elbette, ehl-i kitaptan [Yahûdî ve Hıristiyân] olsun,
müşriklerden olsun bütün kâfirler Cehennem âteşindedir, orada ebedî
kalırlar..."
Cennet ile nimetlerinin ve Cehennem ile azaplarının ebedî, sonsuz olduklarına dâir birçok âyet-i kerîme vardır. Mesela Bakara 25, Âl-i İmrân 116, Mâide 85, En’âm 128, Tevbe 68, Hûd 107’de olduğu gibi. Âyet-i kerîmelerde, Cennetlikler için de, Cehennemlikler için de, “Onlar orada ebedî kalırlar” buyuruluyor. (Bakara, 81-82)
Âyet-i kerîmelerde şöyle buyurulmuştur: “Önce
Müslümân olanlardan, muhâcirlerin ve ensârın önce gelenlerinden ve bunların
yollarında gidenlerden Allahü teâlâ râzîdır. Ve onlar da, Allahü teâlâdan
râzîdırlar. Allahü teâlâ, bunlar için, Cennetler hâzırladı. Bu Cennetlerin
altlarından nehirler akmaktadır. Bunlar, Cennet'te ebedî olarak
kalacaklardır.” (Tevbe sûresi, 100)
“Kâfirler, zümreler hâlinde, Cehenneme sürülürler.
Orada, bekçiler, “Size, Rabbinizin âyetlerini bildiren ve bugüne kavuşacağınızı
ihtâr eden Resûller gelmedi mi” derler. Onlar, “Evet geldi” derler. Ama, azap
vaadi [elbette Cehennemi (kâfir olan) cin ve insanlarla dolduracağım vaadi]
kâfirlerin üzerine gerçekleşmiştir.” [Zümer, 71]
“Fâcirler [kâfirler], Cehennemdedirler.
Cezâ gününde oraya atılan kâfirler, artık bir daha çıkamazlar.” [İnfitâr,
14-16]
“Elbette, ehl-i kitaptan [Yahûdî
ve Hıristiyân] olsun, müşriklerden olsun bütün kâfirler Cehennem
âteşindedir, orada ebedî kalırlar. Onlar yaratıkların en kötüsüdürler.” [Beyyine,
6]
Büyük âlim ve velîlerden İmâm-ı Rabbânî (rahmetullahi
aleyh) buyurmuştur ki:
“Cennet de, Cehennem de şu ânda vardırlar. Her
ikisini de Allahü teâlâ yoktan vâr etmiştir. Kıyâmette, her şey yok
edilip tekrâr yaratıldıktan sonra, ebedî olarak varlıkta kalacaklar, artık hiç
yok olmayacaklardır. Kıyâmet günü, hesâbdan sonra, birçokları Cennet'e
gönderilecek, birçoğu da Cehennem'e sokulacaklardır. Cennet'in sevâbı,
nîmetleri ve Cehennem'in azâbı ebedîdirler. Bunlar, Kur'ân-ı kerîmde ve hadîs-i
şerîflerde açıkça bildirilmektedir.” (İmâm-ı Rabbânî, Mektûbât-ı
Rabbâniyye)
Dünyâ ile âhiret arasındaki âleme, kabir âlemine “Berzah
Âlemi” denilmektedir. “Berzah âleminde ölülerin hâli, dirilerin hâli
gibi değildir. Dünyâ hayâtında, hem his (duygu), hem de irâde (istek) ile
hareket vardır. Berzah hayâtında ise, hareket etmek lâzım değildir, elem (acı)
ve azâb duymaları için yalnız hissetmeleri yetişir.” (İmâm-ı Rabbânî Ahmed
Fârûkî Serhendî)
“Sûra üfürüldükten
sonra, Allahü teâlâ, kıyâmetin kopmasını murâd buyurduğu vakit, dağlar uçar,
bulutlar gibi yürümeye başlarlar. Denizlerin bâzısı bâzısına karışır. Güneşin
nûru giderek simsiyâh olur. Dağlar toz hâline gelirler. Âlemler birbirine
girerler. Yıldızlar, dizili incinin kopup dağıldığı gibi olurlar… Allahü teâlâ, göklerin parça parça olmasını emreder.
Yedi kat yerde ve yedi kat gökte ve Kürsîde diri olarak kimse kalmaz. Her canlı
vefât etmiş olur…” (İmâm-ı Gazâlî, İmâm-ı Kurtubî, Kâbü’l-Ahbâr)