Kalbine ve mîdesine dikkat eden kurtulur
26/03/2024 Salı Köşe yazarı V.T
Habîb-i Râî buyurdu ki: "Kalbini hırs kutusu ve mîdeni haram kabı etme. Bunlara dikkat eden kurtulur."
Habîb-i Râî hazretleri Tâbiînin büyüklerindendir.
Bahreyn'de doğdu. 748 (H.130) senesinde Bağdât'ta vefât etti. Çocukluğu ve
tahsil çağı Bağdât'ta geçen Habîb-i Râî, zamânının âlimlerinden ilim tahsil
etti. Eshâb-ı kirâmdan (aleyhimürrıdvân) Selmân-ı Fârisî'nin sohbetinde
bulunmakla şereflendi. Çobanlık yapardı. Çok kerametleri görüldü. Koyunlara
kurtlar hiç zarar vermezdi. Hattâ koyunları kurtlar otlatırdı. Namaz vakitleri
güttüğü koyunları bir yere toplar, koyunların bulunduğu yerin etrâfına âsâsıyla bir
dâire çizerek namazını kılar, koyunlar çizginin dışına çıkmazlardı.
Çobanken bir ağaç çanağı vardı. Bir gün bu çanağı bir
taşın altına tuttu, biri bal, biri süt olmak üzere iki çeşme akmaya başladı.
Yanındakilerden biri onun yüksek kerâmetini görerek; "Efendim! Bu dereceye
ne ile kavuştunuz?" diye sordu. Habîb-i Râî; "Muhammed Mustafa'ya
(sallallahü aleyhi ve sellem) uymakla. Mûsâ aleyhisselâmın kavmi kendisine
karşı oldukları hâlde hâre taşı onlara su verdi. Derecesi Mûsâ aleyhisselâmdan
yüksek olan Resûlullah efendimize uyduktan sonra taş bana süt ve bal vermez
mi?" buyurdu. Soran kimse; "Bana nasihat et!" dedi. Habîb-i Râî;
"Kalbini hırs kutusu ve mîdeni haram kabı etme. Bunlara dikkat eden
kurtulur" buyurdu...
Evliyâdan birisi Habîb-i Râî'yi ziyârete gitmişti.
Habîb-i Râî hazretleri namaz kılıyordu. Koyunlarını ise kurtlar otlatıyordu.
Namazını bitirdikten sonra o zât, Habîb-i Râî'ye selâm verdi. Habîb-i Râî
selâma cevap verdikten sonra o zâta; "Ey oğul! Ne için geldin?" diye
sordu. O da; "Efendim ziyâretinize geldim. Allahü teâlâ size hayırlar
versin. Kurtlarla koyunları bir arada görüyorum" dedi. Habîb-i Râî
hazretleri; "Koyunları güden, Hak'la berâberdir de onun için
böyledir" buyurdu...
Habîb-i Râî hazretleri, Süfyân-ı
Sevrî ile birlikte hacca gitmek üzere yola çıkmıştı. Yanlarında rehberleri
olmadığı gibi, içecek suları da yoktu. Yolculuk esnâsında bir akşam vakti,
yorgun ve açtılar. Yiyecek bir şeyler araştırıyorlardı. Âniden bir arslan
karşılarına çıktı. Arslan yavaşça gelip önlerinde durdu. Habîb-i Râî'ye doğru
başını çevirip gelmesi için işâret etti. Habîb-i Râî ve yanındakiler arslanı
tâkip ederek bir mağaraya ulaştılar. Arslan tekrar işâret ederek bir tarafa
doğru yürüdü. Onun gittiği tarafa giden Habîb-i Râî ve arkadaşları mağara
içinde temiz bir su kaynağı ile, yeterli mikdârda ekmek buldular. Ekmeği
yiyerek açlıklarını giderdiler ve kaynaktaki sudan doya doya içtiler.