“Maksadın nedir evlâdım?”
14/08/2024 Çarşamba Köşe yazarı A.U
Evliyânın
büyüklerinden Behâeddîn-i Buhârî hazretleri, bir gün dergâhta
oturuyordu.
Bir
genç girdi içeri.
Ve
büyük bir edeple;
“Efendim,
eğer kabul ederseniz ben de talebeniz olmak istiyorum” diye arz etti bu zâta.
Büyük
velî sordu:
“Maksadın
nedir evlâdım?”
Cevâbında;
“Feyiz
alıp kalp gözümün açılmasını istiyorum efendim” dedi.
Behâeddîn-i
Buhârî;
“Pekâlâ” dedi.
Ve
ona “merhamet nazarıyla” bir defa nazar etti, baktı.
O
bakışla bir hâller oldu gence.
Bayılıp
yere düştü!
Nihâyet
ayıldığında, “kalp gözü” açılmıştı.
Yıllarca
çalışarak ele geçen bu büyük devlet, Onun bir nazarıyla hâsıl olmuştu...
Sonra
o gence;
“Evlâdım!
Sana, iyiliklerden en güzel iki tânesini söyleyeyim mi?” diye sordu.
Genç
sevindi;
“Lütfedersiniz
efendim.”
Buyurdu
ki:
“Birincisi;
Allahü teâlâya dosdoğru bir îmân, ikincisi; Onun kullarına iyilik etmektir.”
Sordu
yine:
“Kötülüklerden
en kötü iki tânesini de söyleyeyim mi?”
O
genç arz etti ki:
“Sevinirim
hocam.”
O
vakit büyük velî;
“Birisi, Allahü teâlâya şirk, yâni ortak
koşmak, öbürü ise, Allah’ın kullarını incitmek, onlara eziyet etmektir” buyurdu.