Kurbân Bayramı'nı idrâk ettik...
17/06/2024 Pazartesi Köşe yazarı R.A
Malum olduğu üzere, bayram günleri, günâhların affedildiği, birlik ve
berâberlik duygularının pekiştirildiği, yoksulların sevindirildiği günlerdir.
Bilindiği üzere, hicretin 2. yılında; Zilhicce
ayında, Kurbân kesmek ve bayram namazı kılmak vâcip oldu. Yine
bu yılda, oruç ve zekât farz kılındı; Ramazân ayında,
terâvîh namâzı kılınmaya başlandı ve sadaka-i fıtır vermek vâcip oldu. Kezâ,
müdâfaa için cihâda izin verildi; Müslümânların kıblesi de Kâ’be-i şerîfe oldu.
[Bakara, 144]
Hem Fıtır (yani Ramazân) Bayramı, hem de Adhâ (Kurbân)
Bayramı, Allahü teâlânın, biz ümmet-i Muhammed'e ihsân buyurduğu iki dînî
bayramımızdır. Nitekim Sevgili Peygamberimiz: “Allahü teâlâ, size
Câhiliye döneminden kalma bayramlardan daha hayırlı iki bayramı (Ramazân ve
Kurbân Bayramlarını) ihsân etti” buyurmuştur.
Yine Sevgili Peygamberimiz: "Ramazân
Bayramı, Kurbân Bayramı ve teşrîk günleri, biz ehl-i İslâmın bayramıdır;
bugünler yeme ve içme günleridir" ve "Ramazân
Bayramında namaz ve sadaka-i fıtır, Kurbân bayramında ise, namaz ve kurbân
vardır" buyurmuşlardır.
NİÇİN BAYRAM YAPILIR?
Ma’lûm olduğu üzere, bayram günleri, günâhların
affedildiği, birlik ve berâberlik duygularının pekiştirildiği, yoksulların
sevindirildiği günlerdir.
Hazret-i Alî Efendimiz (radıyallahü anh), bir
gün, bir kalabalığı eğlence içinde görüp, böyle eğlenip neş’elenmelerinin
sebebini sorduğunda onlar, "Bugün bizim bayramımızdır" dediler.
O da, "Günâh işlemediğimiz günler de bizim bayramımızdır"
buyurdu.
Tâbiîn-i kirâmın en büyüklerinden Hasan-ı Basrî
(rahmetullahi aleyh), birtakım insanların bayram günü gülüp
eğlendiklerini görünce: “Allahü teâlâ, Ramazân ayını müsâbaka (yarış) meydânı
gibi yaratmıştır. İnsanlar ibâdetle müsâbaka ederler, yarışırlar. Müsâbakayı,
yarışı kazananlar kurtulur; kaybedenler helâk olur. Eğer hakîkati
bilselerdi, yaptığı ibâdeti, ameli makbul olanlar sevinçten; yaptığı
ibâdeti, ameli kabul olmayanlar ise, üzüntü ve hasretten gülüp oynayamazlardı” buyurdu.
Yine Müslümân, rûhunu teslîm edeceği, vefât edeceği
zaman, rahmet meleklerini, Cennetteki ni'metleri görünce çok sevinir. Onları
görmenin zevkiyle can verme vakti de Müslümânın bayramıdır.
Büyük İslâm âlimi İmâm-ı Gazâlî (rahmetullahi aleyh), bayramlara,
“bayram” denilmesinin sebeplerini şöyle açıklıyor:
1- Mü'minler, Allahü teâlânın farz
kıldığı Ramazân ayı orucunu tutabildikleri için çok
sevinirler, Ramazân Bayramında bundan dolayı “bayram” yaparlar.
2- Bayramda, Allahın
ihsânı bol oluyor. Bol bol ihsâna kavuşulduğu için “bayram” denilmiştir.
3- Bayram günü gelince, sevinç ve
neşe de geliyor; üzüntüler unutuluyor. Bunun için “bayram” denilmiştir.
4- Bayramlar her sene tekrâr
geliyor. Bu sevinçli gün tekrârlandığı için “îd=bayram” denilmiştir.
Allahü teâlâ, Cenneti Ramazân Bayramı günü halketti.
Tûbâ ağacını o gün yarattı. Cebrâîl aleyhisselâmı da o gün vahiy elçiliğine
seçti.
[Allahü teâlâ, necîp milletimizin ve
bütün Müslümânların, sıhhat ve âfiyet içerisinde daha nice nice bayramlara
kavuşmalarını nasîp buyursun.]