Bayramda akraba ziyareti
12/08/2019 Pazartesi Köşe yazarı O.Ü
Allahü teâlâ, Müslüman olan ve salih olan akrabayı ziyareti
emrediyor.
Sual: Akraba ziyareti, bayram günleri daha çok ön plana çıkmaktadır. Bu
ziyaretlerde nasıl hareket etmeli ve öncelik sırası nasıldır?
Cevap: Konu ile alakalı olarak Hadîkada deniyor ki:
“Anayı, babayı ve mahrem akrabayı ziyaret etmek vaciptir. Hiç olmazsa,
selam göndererek, tatlı mektup yazarak ve telefon ederek bu günahlardan
kurtulmalıdır. Selamın, mektubun ve sözle, para ile yardımın miktarı ve zamanı
yoktur. Lüzum ve imkânı kadar yapılır. Zî-rahm-i mahrem olmayanlara bunlar
vacip değildir. Bunlar önce anaya, sonra babaya, sonra evlada, sonra ecdada,
dedelere, sonra ceddada, ninelere, sonra erkek ve kız kardeşlere, amcalara,
halalara, dayılara ve teyzelere yapılır. Bunlardan sonra, zî-rahm-i mahrem
olmayan amca oğluna, amca kızına ve hala, dayı ve teyze çocuklarına, sonra
nikâh sebebi ile akraba olanlara, sonra komşulara yardım ve ihsan etmek çok
sevaptır.”
Görülüyor ki, Müslüman olan ve İslâmiyete uygun akrabayı ziyaret etmelidir.
Hiç olmazsa haftada veya ayda bir ziyaret etmeli, kırk günü geçirmemelidir.
Uzak memlekette ise, mektupla ve telefonla gönlünü almalıdır. Dargın, kinli ise
de, vazgeçmemelidir. Akrabası gelmezse, cevap vermezse de, giderek veya hediye,
selam göndererek, yahut mektupla ve telefonla yoklamaktan vazgeçmemelidir.
Allahü teâlâ, Müslüman olan ve salih olan akrabayı ziyareti emrediyor. Berîka
ve Hadîka kitaplarında deniyor ki:
“Akraba ile ilişiği kesmek büyük günahtır. Erkek olsun, kadın olsun zî
rahm-i mahrem akrabayı ziyaret etmek vaciptir. Amca kızı gibi mahrem olmayan zî
rahm akrabayı ve zî rahm olmayan akrabayı ziyaret vacip değildir. Fakat bunlara
da hediye, selam yollamak müstehaptır.”
***
Sual: Birbirine dargın olanları barıştırmanın da sevabı olur mu?
Cevap: Dargın olanları barıştırmak sünnettir, sevaptır. Davut aleyhisselamın
yanına iki kişi gelip, birbirini şikâyet ettiler. Dinleyip karar verip
giderken, Azrail aleyhisselam gelip;
-Bu iki kişiden, birincisinin eceline bir hafta kaldı. İkincisinin ömrü de,
bir hafta önce bitmişti, fakat ölmedi dedi. Davut aleyhisselam hayret edip,
sebebini sorunca;
-İkincisinin bir akrabası vardı. Buna dargın idi. Bu gidip, onun gönlünü
aldı. Bundan dolayı, Allahü teâlâ, buna yirmi yıl ömür takdir buyurdu dedi.