"Veda Haccı" ve "Veda Hutbesi"
09/08/2019 Cuma Köşe yazarı H.Y
"Ey Eshabım! Cahiliyet devrinde güdülen kan davaları da
kaldırılmıştır... Cahiliyetten kalan örf ve âdetler de kaldırılmıştır...
Zulmetmeyiniz! Zulmetmeyiniz! Zulmetmeyiniz!"
Hicretin onuncu senesinde Sevgili Peygamberimiz hac için hazırlandılar.
Medîne dışında bulunan Müslümanlara da haber gönderdiler. Binlerce Müslüman
Medîne'de toplandı.
Zilka'de ayının 25. günü 40 bin kişilik bir kâfile ile öğle namazından
sonra Medîne'den hareket ettiler.
Zilhicce ayının 4. günü Mekke'ye vardılar. Diğer beldelerden gelenlerle
mü'minlerin sayısı 124 bine ulaştı.
Peygamber efendimiz zilhiccenin 8. günü Mina'ya, 9. günü (arefe günü)
Arafat'a gitti. Arafat Vâdisinin ortasında bir hutbe okudu. Bu hutbeye "Veda
Hutbesi" denildi. Çünkü bu seneden sonra, bir daha haccetmek nasip
olmadı kendilerine... Resûlullah efendimiz, bu hutbesinde özetle buyurdular ki:
Ey Eshabım! Hamd Allahü teâlâya mahsustur. O'na hamdeder, O'ndan yarlığanmak
diler ve O'na tevbe ederiz. Nefislerimizin şerrinden ve amellerimizin
günahlarından Allahü teâlâya sığınırız. Allahın doğru yola ilettiğini
saptıracak, saptırdığını da doğru yola getirecek yoktur.
Şehadet ederim ki, Allahü teâlâdan başka ilah yoktur. O birdir O'nun eşi,
ortağı yoktur. Ve yine şehadet ederim ki, Muhammed O'nun kulu ve Resûlüdür.
Ey Eshabım! Cahiliyet devrinde güdülen kan davaları da kaldırılmıştır...
Cahiliyetten kalan örf ve âdetler de kaldırılmıştır... Zulmetmeyiniz!
Zulmetmeyiniz! Zulmetmeyiniz!
Ey insanlar! Kadınlara hayırla muamele etmenizi ve Allahü teâlâdan korkmanızı
tavsiye ederim. Çünkü onlar emriniz altındadır. Siz kadınları Allahın emaneti
olarak aldınız ve onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek
helâl edindiniz...
Ey mü'minler! Sözümü iyi dinleyiniz, iyi anlayınız ve iyi muhafaza ediniz. Muhakkak
ki, Rabbiniz birdir. Babalarınız da birdir. Hepiniz Âdem'in çocuklarısınız.
Âdem de topraktandır... Müslüman Müslümanın kardeşidir...
Ey nâs! Size bir emanet bırakıyorum ki, ona sıkı sarıldıkça yolunuzu
şaşırmazsınız! O emanet Allah'ın kitabı Kur'ân-ı kerîmdir.
Ey nâs! Yarın beni sizden soracaklar. Ne diyeceksiniz? Risaletimi tebliğ
ettim mi? Vazifemi yaptım mı?
Bütün Eshab-ı kiram; "Evet, yemin ederiz, Allahın risaletini
tebliğ ettin, vazifeni yaptın. Böylece şehâdette bulunuruz" dediler.
Bunun üzerine Resûl-i Ekrem efendimiz mübârek şehâdet parmağını kaldırarak;
"Şahid ol yâ Rab! Şahid ol yâ Rab! Şahid ol yâ Rab!" dediler...