"İstenmeden gelen şeyler tevekkülü bozmaz!.."
18/06/2024 Salı Köşe yazarı V.T
"Şükür, Allahü teâlânın verdiği nîmetleri, O'nun râzı olduğu şeye sarf
etmektir."
Mevlevî Sebnehlî hazretleri büyük velîlerden olup Hindistan'da Sebnehl’de doğdu, On dokuzuncu asrın başlarında orada vefat etti. Delhi’ye giderek Mazhar-ı Cân-ı Cânân hazretlerine talebe oldu. Evliyâlık yolunun son makamlarına kadar yükseldi. Ondan ve dolayısıyla Mazhar-ı Cân-ı Cânân hazretlerinden icâzet alıp, Sebnehl beldesinde talebe yetiştirmeye başladı. Vazifeye başladığı sırada, hocası Mazhar-ı Cân-ı Cânân, ona bir mektup yazarak buyurdu ki:
"Her nerede bulunursanız bulununuz, Allahü teâlâ
sizinle berâberdir. Oraya gittiniz. Mübârek olsun! Bu fakîre olan bağlılığınızın
harâreti eksilmesin; yâni her hâlinizle bizi temsil edin ki, bu yolun kıymeti
oralarda da anlaşılsın. Dervişlik demek, sâdece birine bağlanmak demek
değildir. Dervişlik, gönlünü toparlayıp, kul olduğunu düşünmek ve kulluğu ile
meşgûl olmak, kalbe dağınıklık getirmemek, vakitlerini hep hâlis niyet ile,
Allahü teâlânın dînine hizmetle geçirmektir. Allahü teâlâ size büyük bir saâdet
vermiştir. Bunun şükrünü yapmak ancak şöyle olabilir ki, Cüneyd-i Bağdâdî
hazretleri;
-Şükür, Allahü teâlânın verdiği nîmetleri, O'nun râzı
olduğu şeye sarf etmektir, buyurmuştur. İstenmediği hâlde, Allahü teâlâ
tarafından maddî bir nîmet gelirse, bunu kabûl etmeli, sıkılmamalıdır. Çünkü
istenmeden gelen şeyler tevekkülü bozmaz. Hele bu zamanda gönül dağınıklığını
giderir. Fakat, maddî şeylere gönül vermemenin elbette mühim şart olduğu
unutulmamalıdır. Tevekkül, gönül huzûrunu temin eder. Tasavvuf ehlinin
sermâyesi de işte bu gönül huzûrudur. Allahü teâlâ Resûlullah'ın sünnet-i
seniyyesine bağlı olanları ve Müceddidiyye yolunun bağlılarını zâyi etmez. Bu
mübârek yolu öğretmekle, bu hususta talebelere ders vermekle meşgûl olunuz.
Vakitlerinizi bunlara sarf etmenin, size dünyâ ve âhiret saâdetlerini temin
edeceğini iyi biliniz...
Her sabah büyük âlimlerin isimlerini
söyleyiniz, etrâfınızda bulunanlara da böyle yapmalarını, duâ ederken onların
isimlerini araya koyup, onları vesîle ederek duâ etmelerini söyleyiniz. Cenâb-ı
Hakk'ın rahmetinden ümidli olunuz ve O'ndan gayrısından bir şey beklemeyiniz.
Çevrenizde dinsizlerin çıkardıkları fitnelerden endişe etmeyiniz. Öyle ümîd
ediyorum ki, Allahü teâlâ benim dostlarımı zarara uğratmaz. Bizi yanınızda
biliniz. Vesselâm."