“Mucize” nedir?
20/02/2023 Pazartesi Köşe yazarı R.A
“Mu’cize” kelimesi, cemiyet
içerisinde, bilhassa son deprem haberlerinde, yerli-yersiz kullanıldığından,
bugün size, onun hakkında biraz bilgi vermek istiyoruz:
“Mu'cize”:
“Allahü teâlânın izniyle, Peygamberlerden (aleyhimüs-selâm), Peygamberliklerine
delîl olarak meydâna gelen hârikulâde (olağanüstü) hâller”e denir.
Dâru’l-Fünûn müderrislerinden (yanî eski İstanbul Üniversitesi
profesörlerinden) Seyyid Abdülhakîm bin Mustafâ (rahmetullahi
aleyh) buyurmuştur ki:
“Allahü
teâlâ, her şeyi bir sebep altında yaratmaktadır. Bu sebeplere, iş yapabilecek
te’sîr, kuvvet vermiştir. Bu kuvvetlere, tabî’at kuvvetleri, fizik, kimyâ ve
biyoloji kanûnları diyoruz.
Bir iş yapmamız, bir şeyi elde etmemiz için, bu işin sebeplerine
yapışmamız lâzımdır. Meselâ, buğday hâsıl olması için, tarlayı sürmek, tohum
ekmek, ekini biçmek lâzımdır. İnsanların bütün hareketleri, işleri, yüce
Allah’ın bu âdeti içinde meydâna gelmektedir.
Cenâb-ı
Hak, her şeyi bir sebep altında yaratmakla birlikte, istediği
zaman, sevdiği insanlara, ikrâm için, ya’nî iyilik olsun diye ve azılı
düşmanlarına da mekr-i İlâhî olmak üzere, bazı “Hâriku’l-âde (yani fevka’l-âde, âdet
dışı, olağanüstü)” şeyler verebilir. Ya’nî bunlar için
âdetini bozarak, sebepsiz şeyler de yaratabilir. Meselâ:
1- Peygamberlerden, âdet-i
İlâhiyye dışında, fakat kudret-i İlâhiyye içinde bazı şeyler meydâna gelir.
Bunlara “Mu’cize” denir. Peygamberlerin
(aleyhimüsselâm) mu’cize göstermeleri lâzımdır.
2- Peygamberlerin ümmetlerinin Evliyâsında,
âdet dışı meydâna gelen şeylere, “Kerâmet” denir.
Evliyânın kerâmet göstermeleri lâzım değildir. Zâten bunlar da, kerâmet
göstermek istemezler, Allahü teâlâdan utanırlar.
[Büyük âlim ve velîlerden Mevlânâ Abdurrahmân Câmî’nin de ifâde
ettiği gibi, Peygamberimizin ümmetinin Evliyâsında hâsıl olan “kerâmet”ler,
aslında hep onun “mu’cize”leri
sayılmaktadır. Çünkü, kerâmetler, ona tâbi olanlarda, onun
izinde gidenlerde hâsıl olmaktadır.]
3- Ümmet arasında, Velî olmayanlardan meydâna
gelen âdet dışı şeylere de, “Firâset” denir.
4- Âdet dışı şeyler, fâsıklardan, günâhı çok olanlardan zuhûr
ederse, bunlara “İstidrâc” denir
ki, derece derece, kıymetlerini indirmek demektir.
5- Kâfirlerden zuhûr
edenlere ise “Sihir”, ya’nî “Büyü” denmektedir.”
Sevgili
Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın mu’cizeleri, zaman bakımından üçe
ayrılmıştır:
Birincisi, mübârek
rûhunun yaratılmasından başlayarak, Peygamberliğinin bildirildiği “Bi'set” zamanına
kadar olanlardır. Bunlara, “İrhâsât” yâni,
“başlangıçlar” denir.
İkincisi, bi'setten
(Peygamberliğinin bildirilmesinden) vefâtına kadar olan zaman
içerisindekilerdir. Bu ikinci kısımdaki “Mu’cize”lerinin, 3.000
(üç bin) kadar olduğu bildirilmiştir.
Üçüncüsü
de, vefâtından kıyâmete kadar olmuş ve olacak şeylerdir.
Bütün bu
mu’cizeler, o kadar çoktur ki, saymak mümkün olmamıştır.