Nimeti verenden gâfil olmak asla yakışmaz
20/09/2019 Cuma Köşe yazarı V.T
Allahü teâlâya şükretmek, O’nu anmak, O’ndan korkmak her Müslümana
lâzımdır.
Yarhisârlı Mustafa Efendi Osmanlı âlimlerindendir. Bilecik’e bağlı
Yarhisar’da doğdu. 911 (m. 1505)’de İstanbul kadısı iken vefât etti. Tövbe
hakkında buyurdu ki:
Günahlarından dolayı tövbe etmek, her Müslümana farzdır. Günah işleyip de
tövbeyi geciktirmek caiz değildir. Müslüman günah olan işlerden uzak durmalı,
günaha girerse pişman olup, Allahü teâlâdan affını ve mağfiretini dilemelidir.
Kulun mutlaka tövbeyi gerektirecek bir hâli bulunur. Hattâ âlimler, Allahü
teâlânın kulları üzerinde sayısız hakları bulunduğunu ve bu hakların
gözetilmesi gerektiğini, bu yüzden Allahü teâlânın bu kadar haklarına karşılık,
O’ndan gâfil olunduğu zaman tövbe etmek lâzım geldiğini söylemişlerdir. Şöyle
ki:
Allahü teâlâya şükretmek, O’nu anmak ve hatırlamak, O’ndan korkmak her
Müslümana lâzımdır. Çünkü Allahü teâlâ, her an nimetlerini ve ihsânını
yenilemekte ve tazelemektedir. (Meselâ; Allahü teâlâ, kısa bir müddet için
nefes alıp verme nimetini insanlardan almış olsa idi. Hepsi ölü olarak yere
serilirdi.) Öyleyse, nimete kavuşan kimseye, o nimeti verenden gâfil ve
habersiz olması asla yakışmaz. Nimete kavuşan, o nimeti verenden başkası ile
meşgul olursa, onun yapacağı şey, nimet sahibini unuttuğu için pişman olmak,
nimet sahibinden özür dilemek, O’nun beğendiği işlere devam etmek ve tekrar
O’nu anıp, hatırlamaktır.
Allahü teâlâ, beş vakit namazı farz kıldı. Kullar, beş vakit namazla Allahü
teâlâyı andılar ve O’na kulluk vazîfelerini yerine getirdiler. Allahü teâlâ,
kullarının namazlarda kendisini anmalarını, ibâdet etmelerini, beş vakit
namazın dışında kendisinden gaflette bulunup, unutmalarına keffâret yaptı.
Kullar namaz kılarken, kalblerini başka şeylerle meşgul ederlerse, bu gaflet
hâllerinden dolayı özür dilemeleri ve Allahü teâlâdan affolunmalarını
dilemeleri icâb eder. Çünkü onlar Allahü teâlâyı anacakları vakit, kalbleri
başka şeylerle meşgul olmuştur.
Abdurrahmân bin Ebû Ömer buyurdu ki: Her sabah, görevli iki melek “Ey
hayır isteyenler! Geliniz (hayırlı işler yapınız)! Ey kötülük yapanlar!
Kötülüklerinizi azaltın!” diye seslenirler.
Aişe (radıyallahü anhâ) buyurdu ki: “Amel defterinde çok istiğfar bulunan
kimseye ne mutlu.”
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) şöyle buyurdu: “Kim üç defa (Estağfirullah
ellezi lâ ilahe illâ hüvel hayyelkayyûme ve etûbü ileyh) derse, Allahü
teâlâ onun günahlarını affeder.”