Allahın rahmetinden ümitli olmanın alâmeti

13/04/2019 Cumartesi Köşe yazarı V.T

Allahü teâlânın azâbından korkmanın alâmeti, haramları terk etmektir.

 

Mehmed Es’ad Efendi Yirmialtıncı Osmanlı Şeyhülislâmı'dır. 978 (m. 1570)’de İstanbul’da doğdu. 1034 (m. 1625)’de aynı yerde vefât etti. Azîz Mahmûd Hüdâyî Efendi’ye talebe olup, ondan manevî feyiz aldı. Bir defasında dedi ki:

“Şakîk-i Belhî buyurdu ki: Allahü teâlânın azâbından korkmanın alâmeti, haramları terk etmektir. Allahü teâlânın rahmetinden ümitli olmanın alâmeti de çok ibâdet etmektir.”

“Yûsuf bin Esbât buyurdu ki: Alçak gönüllü olmanın alâmetleri şunlardır: Söyleyen kim olursa olsun, hak sözü kabul etmek. Fakîr, garip olan kimselere de yumuşaklıkla muâmele etmek. Rütbe itibârıyla küçük olanlara şefkatli olmak. Kendisine karşı yapılan hatâ ve kusurlara tahammül edip, öfkelenince sabretmek, her ân Allahü teâlâyı hatırlamak. Zenginlere karşı vakarlı olmak ve cenâb-ı Haktan gelen her şeye rızâ göstermektir.”

“Abdullah bin Hubeyk buyurdu ki: En faydalı korku, insanı, günahlardan ve kötülüklerden alıkoyanıdır, insana, boşuna geçen ömrü için üzülmek yaraşır. Kalan ömrünü de iyi kıymetlendirmesi lâzımdır.”

“Ahmed bin Âsım Antâkî buyurdu ki: Kalbin manevî hastalıklardan muhafazası için şunlara dikkat etmek lâzımdır: Ahlâkı güzel olanlarla oturmak. Kur’ân-ı kerîm okumaya devam etmek. Fazla yemek yememek. Gece namazlarına devam etmek.  Seher vaktinde Allahü teâlâya yalvarmak, istiğfar etmek (Allahü teâlâdan af ve mağfiretini istemek).”

“Muhammed bin Vasi buyurdu ki: Sâdık ve hakîkî mümin olmak için, Allahü teâlâdan korku ve ümidin beraber olması lâzımdır.”

“Rabi’a-i Adviyye şöyle duâ ederdi: Yâ Rabbî, dünyâda, bana neyi takdîr etmiş isen, onların hepsini düşmanlarına ver. Âhirette benim için hangi nimetleri ihsân etmeyi takdîr etmiş isen, onları da dostlarına ver. Ben, sâdece seni istiyorum. Yâ Rabbî, eğer sana ibâdet etmem Cehennem korkusu ile ise, beni Cehenneme at. Eğer Cennete girmek ümîdi ile ibâdet ediyor isem, Cennetini bana yasak eyle. Eğer, sırf senin rızân için ibâdet ediyor isem, o hâlde bakî olan cemâlin ile müşerref eyle.”

“Süfyân-ı Sevrî buyurdu ki: Büyük bir kalabalık, bir yere toplansa ve biri; 'İçinizden akşama kadar kim yaşayacak bilsin' dense, kimse bilemez, işin şaşılacak tarafı şurasıdır ki, eğer o kimselere; 'Öyleyse, ölüm için gerekli hazırlığı yapan ayağa kalksın' dense, kimse ayağa kalkmaz. Bu gafletten kurtulmağa çalışmalıdır.”