"Asıl sen kimsin?"
15/04/2019 Pazartesi Köşe yazarı A.U
Rebîa bin Ebî Abdurrahman hazretleri, Tâbiînin
büyük hadîs ve fıkıh âlimlerindendir.
137 (m. 753) de vefât etti.
Babası Ferruh, Horasan tarafına gazâya giderken hâmile olan
hanımına “üç bin dînar” verdi.
Ve helâlleşip yola çıktı...
Yirmi yedi sene sonra eve döndü.
At üstündeydi.
Ve mızraklıydı.
Atından inip mızrağıyla kapıya vurdu. Kapı açılıp da
karşısında yakışıklı bir delikanlıyı görünce;
“Sen kimsin, evimde ne arıyorsun?" diye
çıkıştı!
Hâlbuki kendi oğlu Rebîa idi.
Sinirlendi, kızdı!
Ve sordu ona:
"Sen kimsin?”
Tam kavgaya tutuşacaklardı ki, komşuları yetişip ayırdılar.
Meselenin hâlli için zamânın meşhur âlimi Mâlik bin Enes
hazretlerine başvurdular.
Hazret-i Mâlik;
"Ey pîr-i fâni, senin bu evde ne işin
var?" diye sordu.
Ferruh cevâben;
"Ben Ferruh'um, bu ev de benim" dedi.
Hanımı onu tanıyıp;
"Bu, zevcim Ferruh'tur. Rebîa da o harpte iken doğan
oğlumuzdur" dedi.
Baba oğul sarılıp ağlaştılar!
Sonra Rebîa, Mescid-i Nebevî'ye gidip, her gün vermekte
olduğu dersine başladı...