İslâmiyetin ilerlemedeki gücü
11/04/2019 Perşembe Köşe yazarı O.Ü
Müslümanlar ilimde o kadar ileri gitmişlerdi ki, Papalar
bile Endülüs Üniversitelerinde okuyordu!
Sual: Bazı kimseler, İslâmiyetin ilerlemeye, fendeki yeni
buluşlara kapalı hatta mani olduğunu söylüyorlar. Gerçekten İslâmiyet, bunların
dedikleri gibi midir?
Cevap: İslâmiyetten evvel Arabistan bir çöl ve
orada oturan insanlar da yarı vahşi bedevilerdi ve putperest idiler. Birçok
putlara taparlardı. İptidai, basit bir hayat sürerlerdi. Kız çocuklarını diri
diri toprağa gömmek gibi korkunç âdetleri vardı. Bu yarımada, bir yol üzerinde
olmadığı için, ne büyük İskenderler, ne Persler, ne Romalılar, Araplarla hiç
uğraşmamış, birçok kavimlerle savaştıkları hâlde, Arapların yanından
geçmemişlerdi. Bu sebepten, İranlıların, Romalıların ahlaksızlıkları,
zulümleri, hilekârlıkları Araplara bulaşmadı. Bunlar mert olarak kaldılar.
İşte böyle aciz, zavallı, fakat saf ve temiz olan bir kavim,
onlara mürşitlik, rehberlik eden Muhammed aleyhisselamın getirdiği Kur'ân-ı
kerim sayesinde birdenbire değişmiş, tam bir medeniyete kavuşmuş, olağanüstü
bir gayret ile 30 sene içinde, Doğu'da Türkistan ve Hindistan, Batı'da İspanya
olmak üzere akla hayret veren çok kudretli bir İslâm devleti meydana
getirmiştir. İlimde, fende ve medeniyette son derece ilerlemişler, o zamana
kadar bilinmeyen birçok şeyleri keşfetmişlerdir. İlim, fen, tıp ve edebiyatta
en yüksek mertebeye varmışlardır. İlimde o kadar ileri gitmişlerdi ki, Papalar
bile Endülüs Üniversitelerinde okuyor, dünyanın her tarafından koşup gelenler,
bu üniversitelerde fen ve tıp tahsil ediyorlardı. O zamanın Avrupa’sından
bahseden John W. Drapper gibi tarafsız bir tarihçi, Avrupa’nın manevi inkişafı
ismindeki eserinde şöyle demektedir:
“O zamanki Avrupalılar, tamamen barbardı. Hıristiyanlık
onları barbarlıktan kurtaramamıştı. Hıristiyan dininin başaramadığını, İslâm
dini başardı. İspanyaya gelen Araplar, evvela onlara yıkanmasını öğrettiler.
Sonra, onların üzerindeki parça parça olmuş, bitlenmiş hayvan postlarını
çıkararak, temiz, güzel elbiseler giydirdiler. Evler, konaklar, saraylar,
bahçeler yaptılar. Onları okuttular. Üniversiteler kurdular. Hıristiyan
tarihçiler, İslâma karşı olan kinlerinden ötürü, bu hakikati gizlemeye
çalışmakta, Avrupa’nın medeniyette Müslümanlara ne kadar borçlu olduğunu bir
türlü itiraf edememektedirler.”