Ehl-i sünnet âlimleri vesiledir
02/07/2019 Salı Köşe yazarı O.Ü
Allahü teâlâ, Kurân-ı kerimde buyuruyor ki: "Bana yaklaşmak için,
vesile arayınız!"
Sual: Kur’ân-ı kerimde; (Bana yaklaşmak için, vesile arayınız!)
buyuruluyor. Buradaki vesileden maksat, murat nedir, ne anlamamız gerekir?
Cevap: Allahü teâlâ, Mâide sûresinin 35. âyetinde mealen buyuruyor ki: (Bana
yaklaşmak için, vesile arayınız!)
Mealen demek, İslâm âlimlerinin anladıklarına göre demektir. Vehhabiler;
“Vesile, sebep, ibadetlerdir. Allahü teâlânın rızasına, sevgisine kavuşmak için
farz ve nafile ibadetleri yapmak lazımdır. Tarikata girmek, bir şeyhin
eteklerine yapışmak, ölülere, dirilere yalvarmak, insanı Allaha yaklaştırmaz,
bilakis uzaklaştırır” diyorlar. Ehl-i sünnet âlimleri ise buyuruyorlar ki:
“Evet, vesile, sebep, ibadetleri yapmaktır. Fakat, sahih, doğru, halis olan
ibadetler, vesile olur. İbadetlerinin sahih olması için, doğru iman, temiz
ahlak sahibi olmak ve şartlarına uygun yapmak lazımdır. Mesela, namazın sahih
olması için, abdest almak, kullanılan suyun temiz olması, namazı vaktinde
kılmak ve kıbleye karşı kılmak, namazdaki âyetleri, tesbihleri ve duaları doğru
okumak ve daha nice şartları, vesileleri bilmek ve yapmak lazımdır. Her
ibadetin de böyle şartları, vesileleri vardır. Bunlar, senelerce çalışarak öğrenilir.
Bunlar düşünmekle, rüya ile öğrenilemez. Bunlara inanan, bilen ve yapan
âlimlerden işiterek veya kitaplarını okuyarak öğrenilir. Fen bilgileri de,
profesörlerden uzun zamanda öğrenilmektedir. Böyle imanlı, kalbi temiz, doğru
din âlimlerine müderris, muallim ve mürşid denir. Mürşid demek, su üstünde
yürüyen, havada uçan, kaybolan şeyleri bilen, okuyup, üfleyerek hastalara şifa
veren kimse demek değildir. Ahkâm-ı islâmiyyeyi, yani kalp, ruh ve beden ile
yapılan ibadetleri bilen, yapan ve başkalarına da öğreten Ehl-i sünnet âlimi
demektir. Her Müslümanın, Mâide suresindeki emre uymak için, böyle bir mürşidi,
rehberi veya kitaplarını araması, farz ve nafile, bütün ibadetleri Ondan
öğrenmesi lazımdır.”
***
Sual: Dinde bir şeyin bidat olup olmamasındaki ölçü nedir?
Cevap: Dinde bidat; Eshâb-ı kiram ve tabiin zamanından sonra, Resûlullah
efendimizin izni olmadan, dinde yapılan eklemeler ve noksanlıklar, yani ibadet
olarak yapılan, sevap olduğu düşünülen değişiklikler demektir. Dinde reform,
değişiklik yapmak da, dinde bidat demektir.