Allahü tealaya harp açanların âkıbetleri!
02/12/2019 Pazartesi Köşe yazarı R.A
Son zamanlarda, bazı edepsizlerin, bizzât Allahü teâlâya, son
Kitâbına ve son Peygamberine harp ilan ettiklerini, çok elem verici ve acı
bir şekilde görüyoruz!..
Youtube kanallarında bazı câhillerin, edepsizlerin, mübârek ve
kıymetli âlimlere ve velîlere dil uzattıkları yetmiyormuş gibi,
bazılarının da bizzât Allahü teâlâya, son Kitâbına ve son Peygamberine
dil uzattıklarını, hatta harp açtıklarını, çok elem verici ve acı
bir şekilde görüyoruz.
Bu kişiler, İslâmiyete asırlar boyu hizmet etmiş bu şerefli
milletin yavrularının îmânlarını çalmak, dînlerini bozmak için, bu
dünyâda, sırtlarını dîn düşmanı, İslâm düşmanı bazı zengin şahıslara, yabancı
bazı Hıristiyân devletlere, onların birtakım derin yapılarına dayayabilirler.
Şimdi ben, o gibi kişilere, ibret ve ders almaları için, târihte
zuhur eden o kabîl kişilerin başlarına neler geldiğini hâtırlatmaya
çalışacağım...
Hazret-i Hûd aleyhisselâmın kavmi, Hazret-i Nûh aleyhisselâmın
torunlarından “Âd”ın evlâdından çoğaldıkları için “Âd
kavmi” adını almışlardır. Bu kabîle, Yemen'de Hadramût
bölgesinde, Ummân ile Aden arasında “Ahkâf” denilen
yeri yurt edindi. [Yemen ile Şâm arasında yerleştikleri de rivâyet
edilmiştir.]
Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerîmde buyurdu ki (meâlen):
“Âd kavmine, kardeşleri Hûd'u Peygamber olarak gönderdik. Hûd
(aleyhisselâm) onlara; "Ey kavmim! Allahü teâlâya ibâdet edin. İbâdet
edilecek, O'ndan başkası yoktur. Hâlâ O'nun azâbından korkmayacak
mısınız?" dedi" (A'râf sûresi, 65)
Hazret-i Hûd aleyhisselâmın Peygamber olarak gönderildiği Âd kavmi,
âsî olup, şiddetli rüzgârla helâk edilince, îmân ettikleri için bu
azâbdan kurtulan müminler, kendilerine yeni yurtlar bulmak için, çeşitli
bölgelere dağıldılar. Bu büyük felâketten kurtulanlardan birisi de,
Hazret-i Nûh'un (aleyhisselâm) oğlu Sâm'ın neslinden gelen Semûd idi.
Yine Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruldu ki:
“Biz, Semûd'a (nesebde) kardeşleri Sâlih'i, Resûl (Peygamber) olarak
gönderdik.” (Hûd sûresi, 61)
Semûd ve berâberindekiler, Şam ile Hicâz arasında bulunan “Hicr”
mevkiinde yerleştiler. Daha sonra Semûd'un torunları bu
beldeden ayrılıp, Âd kavminin helâk edildiği yerlere göç ettiler. Buraları îmâr
ettiler. Burada çoğalan Semûd'un torunları, önce
bir kabîle, sonra da büyük bir kavim (topluluk) oldular.
Dedeleri Semûd'a nisbetle, “Semûd kavmi” denildiği
rivâyet edilmektedir.
Kur'ân-ı kerîmde "Eshâbül-Hicr" diye zikredilen
bu kavim, Âd kavminin devâmı olması ve onun yerini alması sebebiyle, “Âd-ı
sânî (ikinci Âd)” diye de anılır. (Sa'lebî, Kisâî)
Semûd kavmi, Âd kavmi gibi taşları yontup, dağları oyarak kayalara,
tepelere saraylar yapmış, ovalara köşkler kurup, bağlar, bahçeler meydana
getirmişlerdir. [Konumuza, inşallah yarın devam edelim.]