Teferruatla uğraşıp, asıl meseleyi ihmal edenler!
05/07/2019 Cuma Köşe yazarı A.D
İş yerindeki, sokaktaki, evdeki tartışmalara, kavgalara baktığımızda
bunların çoğunun esas sebebinin kayda değer şeyler olmadığını görürüz...
Çevremize baktığımızda, teferruatla uğraşıp, asıl meseleyi ihmal edenlerle
karşılaşmayanımız yok gibidir. Aile geçimsizliğinde, iş hayatında, sokakta
vs... İş yerindeki, sokaktaki, evdeki tartışmalara, kavgalara baktığımızda
da bunların çoğunun esas sebebinin kayda değer şeyler olmadığını
görürüz... Mesela, evin erkeği eve biraz yorgun, biraz da sinirli gelir.
Akşam yemeği onu yeterince tatmin etmez ve kafasını çevirip yemeği eleştirir.
Aslında yemeğin tadında tuzunda bir eksiklik yoktur, fakat beyefendinin günü
mükemmel geçmemiştir...
Akşama kadar, çocuklarından, ev işlerinden bunalan kadıncağız da,
"kocam gelsin de, dertleşeyim, rahatlayayım" diye beklerken, ummadığı
bir durum ile karşılaşır. Hesaplar altüst olmuştur ve hanım da hemen bütün
gücünü toplayıp, şöyle bir cevap verir:
"Bu kadar parayla başka ne bekliyordun ki?"
Bu cevap beyefendinin gururuna dokunur ve açar ağzını yumar gözünü:
"Bak hanım, bunun sebebi paramızın az olması değil, basitçe sen bu işi
beceremiyorsuuun!.."
Tabii bunun da cevabını verir hanım... Yemeğin ortasında bırakıp odalarına
çekilirler. Her ikisinin de "sinir katsayıları" artmıştır...
"Deşarj" olayım derken, her ikisi de "şarj" olmuştur!
Her iki taraf da birbirine her türlü ithamda bulunur... Kaynanalar,
kayınpederler, para, evlilik öncesi ve sonrası verilmiş olan sözler ve diğer
konular gündeme gelir...
Her iki taraf da "muharebe"yi sinirli ve gergin olarak terk
eder...
Sabah olup da geçmiş günün yorgunlukları, stresleri uykuda kaybolunca, her
ikisi de yaptıklarına pişman olur. Tartışılan konuların incir çekirdeğini
doldurmadığını anlarlar ve açıktan olmasa da içlerinden hâllerine gülerler.
Genelde, hep böyle ufak tefek, küçük şeyler büyük tartışmalara sebep olur. Bu
bakımdan kavgaları önlemek için, ufak tefek düşünmeyi bir kenara
bırakmalıdır... "Armudun sapı var, üzümün çöpü var..."
diyerek, her şeye kusur bulmak, müşkülpesent olmak; hiçbir şeyi beğenmemek
kimseye bir şey kazandırmadığı gibi bilakis kaybettirir...
Ailede, iş yerinde, toplumda herkesin bir sınırı vardır. Bütün sıkıntı ve
geçimsizlikler, hep haddi aşmaktan kaynaklanır. Herkes haddini bilip, sınırı
aşmazsa, mesela, evin hanımı da, erkek de, kendi sınırını bilip ona göre
hareket ederse, o ev cennet gibi olur.
Din büyüklerimiz buyuruyorlar ki: "Hangi ailede edep varsa, o ailede
mutluluk vardır. Hangi ailede karşılıklı saygı sevgi yoksa orada daima kavga
gürültü olur."