"Düşmanından çok sakın ve dikkatli ol"

07/07/2019 Pazar Köşe yazarı V.T

"Düşmanla karşılaştığın zaman düşmandan değil, Allahü teâlâdan kork!"

 

Muhammed Bin Ömer Vâkıdî hazretleri târih, fıkıh, hadîs, kırâat, tefsîr ve edebiyat âlimdiri. 130 (m. 747)’de Medine’de doğan Vâkdî, 207 (m. 822)’de Bağdâd’da vefât etti. Vâkıdî târihinde, Hazreti Ebû Bekir’in (radıyallahü anh) Amr bin Âs’ı (radıyallahü anh) harbe gönderirken yaptığı nasîhati şöyle anlatılmaktadır:

“Gizlide ve açıkta Allahü teâlâdan kork. Yalnız olduğun zamanlarda da Allahü teâlâdan hayâ et. Çünkü sen O’nu görmüyorsan da, O seni ve yaptıklarını görüyor. Âhıret için çalışanlardan ol. Yaptığını sırf Allahü teâlânın rızâsı için yap. Yanındakilere, emrin altında bulunanlara baba gibi ol. Yolculuğunda onlara yumuşak ve müsamahakâr ol. Belki onlar arasında zayıf durumda olanlar vardır. Müşrikler istemeseler de, Allahü teâlâ dînini bütün dinlere karşı üstün kılmak için, Müslümanların yardımcısıdır. Sakın, İbn-i Ebû Kuhâfe (Ebû Bekir) (radıyallahü anh) beni az bir kuvvetle düşmana ezdirecek, deme.

Ey Amr! Sen de gördün, biz çok yerlerde bulunduk. Bizden katbekat fazla düşmanlarla muharebe ettik. Sonra sen Huneyn’de Allahü teâlânın müslümanlara nasıl yardımda bulunduğunu da biliyorsun.

Ey Amr, senin yanında Bedir’de savaşmış olan Muhacir ve Ensârdan olanlar var. Onlara çok ikramda bulun. Onların hakkını gözet. Onlar üzerinde hüküm ve otoriten ile büyüklük ve üstünlük gösterme. Şeytanın vesvesesi sana karışıp da, 'Ben onlardan daha üstün olduğum için, Ebû Bekir beni onların başına seçti' demeyesin. Şeytanın hilesinden çok sakın. Sanki onlardan biri gibi ol. İşlerinde onlarla istişâre et. Namaza çok sarıl. Vakit girince ezan okut. Namazları ezânsız kılma. Ezanı bütün asker işitsin. Seninle beraber namaz kılmayı arzu edenlere namaz kıldır. Bu en fazîletli olanıdır. Fakat, yalnız başına namaz kılanın da namazı olur.

Düşmanından çok sakın. Dikkatli ol. Arkadaşlarına söyle, onlar da çok dikkatli olsunlar. Sen maiyetinde bulunanların ahvâlini iyi bil. Onların arasında bulun. Onlarla beraber otur.

İnsanların gizli şeylerini açma. Düşmanla karşılaştığın zaman düşmandan değil, Allahü teâlâdan kork. Arkadaşlarına nasîhatte bulunduğun zaman, kısa ve öz söyle. Önce kendini düzelt ki, emrin altında olanlar da sana karşı iyi olsunlar. İmâm (işin başında bulunan) kimsenin bildiğini ve emri altındakiler hakkında yapacağını, Allahü teâlâdan başkası bilmesin.

Ben seni Araplardan muhtelif kabilelerin başına geçirdim. Sen onların her birisine kendi durumlarına uygun olan neyse, ona göre muâmele et!"