Emr-i mâruf ve nehy-i anil-münkerin önemi -2-

09/06/2020 Salı Köşe yazarı R.A

Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: "Günâh işleyeni gören, eli ile mâni olsun. Buna gücü yetmezse, dili ile mâni olsun." 

 

Allahü teâlânın kullarına verdiği nimetler çok, bunlara şükretmek lâzım. Kendilerini yoktan var ettiği, varlıkta durdurduğu, muhtaç olduğu her türlü nimeti lütfettiği insanoğlu, maalesef zaman zaman kibir ve azamette, azgınlık ve taşkınlıkta, zulümde ileri gidebilmektedir. Târihte olanlara ve şu anda etrâfımıza bir bakacak olursak, bunu daha iyi görürüz...

Peygamber Efendimiz buyurmuşlardır ki:

“Kıyâmet günü birini getirirler. Onu Cehennem'e atın emri gelir. Bağırsakları dışarı çıkar. Merkebin dolap etrâfında dönmesi gibi, bunun etrâfında döner durur. Cehennem'de olanlar, kendisine, sen emr-i ma'rûf ve nehy-i münker yapmadın mı, şimdi bu hâl nedir? Seni bu hâle düşüren nedir? derler. Evet başkalarına iyiliği emrederdim, fakat kendim yapmazdım. Kötülüklerden menederdim, kendim ise yapardım cevâbını verir.” (Buhârî, Müslim)

“Ma'rûfu ve (o ma'rûfu) yapanı sevin. Nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yemîn ederim ki, bereket ve âfiyet onlarla berâberdir.” (Râmûzül-Ehâdîs)

Belânın, suçlu-suçsuz herkese gelmesinin de sebepleri vardır. Hadîs-i şerîfte buyuruluyor ki: “Bir kötülük, [gücü yetenlerce] önlenmezse, Allahü teâlâ, azâbını hepsine umûmî kılar.” [Hâkim]

“Ya Resûlallah! Geçmiş ümmetlerden bir kısmına deprem ile azap yapıldı. Toprak altında kaldılar. Bunların arasında sâlihler de vardı) denildiğinde “Evet, sâlihler de birlikte helâk oldular. Çünkü Allahü teâlâya isyan olunurken susmuşlardı” buyurdu. (Taberânî)

 “Aç kimseleri doyur, susuz olana su ver, emr-i ma'rûf ve nehy-i münker yap; buna gücün yetmezse hayırlı, güzel olmayan sözlerden dilini koru." (Et-Tergîb vet-Terhîb)

Osmânlı âlimlerinden Kâdı-zâde Ahmed Efendi de buyuruyor ki:

“El ile, güç kullanarak emr-i marûf ve nehy-i münker yapmak, yani günâh işleyene mâni olmak; hükûmetin vazîfesidir. Söz ile, yazı ile cihâd etmek, âlimlerin vazîfesidir. Kalb ile duâ etmek ise, her müminin vazîfesidir.”

Hadîs-i şerîfte; "Günâh işleyeni gören, eli ile mâni olsun. Buna gücü yetmezse, dili ile mâni olsun" buyruldu. Emr-i ma'rûf ve nehy-i münkeri el ile yapmak hükûmet adamlarına yâni muhtesib ve kâdılara, dil ile yapmak, din adamlarına, kalb ile yapmak da her Müslümana farzdır. (Abdülganî Nablüsî)

Emr-i ma'rûf ve nehy-i münker yaparken (iyiliği emredip kötülükten sakındırırken); niyetin hâlis olması ve işin iyi anlaşılıp, Allahü teâlânın buradaki emrinin iyi bilinmesi ve sabırlı olup, münâkaşa ve kavga edilmemesi, yumuşak ve tatlı dil ve yazı ile yapılması lâzımdır. (İmâm-ı Birgivî)