"Bu nasıl bir tevekküldür?.."
02/09/2023 Cumartesi Köşe yazarı A.D
Muteber kitaplarda "Tevekkül" şöyle tarif
ediliyor: Dinimizin bildirdiği sebeplere yapıştıktan sonra neticeyi
sebeplerden değil, sebepleri yaratandan beklemektir.
(Bir işe
başladığın zaman, Allahü teâlâya tevekkül et, Ona güven!) âyet-i
kerimesi, tevekkül ile beraber azmederek çalışmak gerektiğini gösteriyor. (Al-i
imran 159)
Tevekkül, herhangi bir işin, dinen, örfen sebeplerine yapışarak gayret
gösterip, neticeye ihlasla teslim olmaktır. Yani sonucu Allahü teâlâdan
beklemek ve bu sonucun kendisi için mutlaka hayırlı olduğuna inanmaktır. Doğru
sebebe yapışan doğru netice alır.
Tevekkül, değiştirilmesi insan gücünün dışında olan üzücü
olayları, ezelde takdir edilmiş bilip, üzülmemek, Allahü teâlâdan geldiğini
düşünerek seve seve karşılamaktır. Kur'ân-ı kerîmde buyuruldu ki:
(Bir
kimse Allahü teâlâya tevekkül ederse, Allahü teâlâ ona kâfidir.)
Hadîs-i şerîflerde de şöyle buyuruldu:
(Eğer
Allahü teâlâya hakkıyla tevekkül etseydiniz, sabah aç kalkıp, akşam tok dönen
kuşlar gibi sizi de rızıklandırırdı.) [Tirmizî]
(Allahü
teâlâ buyurdu ki: Bir kul, bana ihlâsla tevekkül ederse, herkes ona tuzak
kursa, ona mutlaka bir çıkış kapısı açarım. Bir kul da bana değil mahlûka
güvenirse, bütün yükseliş sebeplerini keser ve çöküş yollarını
kolaylaştırırım.) [İbni Asakir]
Âlimlerden birine "Hep ibâdetle meşgul oluyorsun, ne yiyip
ne içiyorsun?" dediler. O da, dişlerini gösterdi. Yâni "Değirmeni
yapan suyunu gönderir" demek istedi. Çünkü rızıkları Allahü teâlânın
gönderdiğine inancı tamdı.
Lokman Hakîm oğluna buyurdu ki: "Ey oğul! Dünya derin deniz
gibidir. Çok insanlar onda boğulmuştur. Takva gemin, iman yükün, tevekkül
hâlin, sâlih amel azığın olsun. Kurtulursan Allahü teâlânın rahmetiyle,
boğulursan günahın sebebiyledir."
***
Şakik-i Belhi hazretleri, bir kıtlık senesinde, herkesin kara
kara düşündüğü bir ortamda, zengin bir adamın kölesinin neşeden oynadığını
gördü. Ona sordu:
- Herkes kıtlıktan, açlıkla karşı karşıya olmaktan inler
dururken sen neye güvenerek böyle oynayabiliyorsun?
Köle şu cevabı verdi:
- Benim efendimin yedi köyü var, her ihtiyacımızı efendimiz bol bol
sağlıyor.
Şakik-i Belhi hazretleri, kıtlıktan muzdarip talebelerine buyurdu ki:
- Kendimize gelelim! Bir köle efendisinin yedi köyüne güveniyor, kendini
emniyet içinde hissediyor. Dünyadaki bütün köylerin, şehirlerin sahibi ve
her canlının rızkına kefil olan Allahü teâlâya bu nasıl tevekkül ki hâlâ
biz rızık endişesi içindeyiz?