Dünyada ve âhirette rahat etmek için -2-
09/07/2019 Salı Köşe yazarı R.A
“Bütün üstünlükler, faydalı şeyler, İslâmiyet'in içindedir. Eski
dinlerin görünür görünmez bütün iyilikleri, İslâmiyette toplanmıştır...”
“İslâm”, sözlük manası itibarıyla, “boyun bükerek teslîm olmak” anlamına
geliyorsa da, bir ıstılâh (terim, tabîr) olarak, “Allahü
teâlânın, Peygamberi Muhammed aleyhisselâm vâsıtasıyla bildirdiği emirler ve
yasaklarıdır.”
“İslâmiyet”, Allahü teâlânın, “Cebrâil” ismindeki
melek vâsıtası ile, “sevgili Peygamberi Muhammed” (aleyhisselâm)a
gönderdiği, insanların dünyâda ve âhirette râhat ve
mesut olmalarını sağlayan usûl ve kâideler, emirler ve yasaklardır.
Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerimdeki bir âyet-i kerîmede buyurdu ki (meâlen):
“Allahü teâlâ, Peygamberini hidâyet ve hak dîn İslâmiyet ile gönderdi.
İslâm dînini, diğer dînler üzerine üstün kıldı. (Muhammed
aleyhisselâmın hak) Peygamber olduğuna şâhid olarak Allahü teâlâ
yeter.” (Feth sûresi, 28)
Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfte buyurdu ki:
“Dünyâ lezzetlerine kavuşmak için, İslâmiyet'in dışına çıkan kimse, âhiret
lezzetlerine kavuşamaz.” (İzâletül-Hafâ)
Resûlullah (sallallahü aleyhi ve selem) yine buyurdu ki:
“Benim sünnetime, benden sonra da, hidâyete erdirilmiş olan Hulefâ-i
Râşidînin sünnetine yapışınız” ve “Ümmetim arasında fitne, fesâd yayıldığı
zamân, Sünnetime yapışana, yüz şehîd sevâbı vardır.”
Sünnete yapışmak, Ehl-i Sünnet âlimlerinin kitaplarını öğrenmekle ve
bunlara uymakla olur. Müslümânların dört hak mezhebinden herhangi
birisinin âlimleri “Ehl-i Sünnet âlimleri”dirler. Ehl-i
Sünnet âlimlerinin reîsi, İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe Nu’mân bin Sâbit’tir.
Hulefâ-i râşidînin 2.si olan Hazret-i Ömer (radıyallahü
anh) buyurmuştur ki:
“İzzet (şeref, itibâr, üstünlük) İslâm'dadır. İslâmiyet'in ahkâmına
(hükümlerine) uyan azîz olur. Bu ahkâmı beğenmeyip, izzeti, huzûru, saâdeti,
başka şeylerde arayan zelîl olur.”
Dârul-fünûn müderrislerinden (eski İstanbul Üniversitesi Öğretim
Üyelerinden) Abdülhakîm Arvâsî (rahmetullahi aleyh)
buyurmuştur ki:
“Bütün üstünlükler, faydalı şeyler, İslâmiyet'in içindedir. Eski dinlerin
görünür görünmez bütün iyilikleri, İslâmiyette toplanmıştır. Bütün
saadetler, muvaffakiyetler ondadır.”
Günümüzde bazı insanlar, okudukları bozuk eserlerin, yazıların; duydukları
yanlış sözlerin tesiriyle, Allahü teâlânın en büyük ihsânlarından,
lütuflarından biri olan İslâmiyeti terk edip mürted oluyorlar.
“İrtidâd”: “Dinden çıkma; Müslüman iken, İslâm dînini terk etme” demektir.
Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerîmde buyurdu ki (meâlen):
“İçinizden kim irtidâd eder de kâfir olarak ölürse, yaptığı (bütün iyi) işler,
dünyâda da, âhirette de boşa gitmiştir. Onlar, o ateşin (Cehennem'in) arkadaşlarıdırlar.
Onlar, orada (bir daha çıkmamak üzere) ebedî (sonsuz) kalıcıdırlar.” (Bakara,
217)