Dini kuvvetlendiren büyük âlim: İmam-ı Rabbanî...
10/07/2019 Çarşamba Köşe yazarı H.Y
İmam-ı Rabbanî hazretleri, Müslümanlar arasında yanlış
anlaşılan birçok meseleyi, çeşitli kimselere gönderdiği mektupları ve
yazdığı diğer eserleriyle gayet açık bir şekilde izah etmiştir.
İslamın vartalı dönemleri -9-
Eski ümmetler zamanında, her bin senede yeni din getiren bir Resûl gönderilirdi,
yeni din öncekini değiştirip, bazı hükümleri kaldırırdı. Her yüz senede de
bir Nebî gelir, din sahibi peygamberin dinini değiştirmez,
kuvvetlendirirdi. Hadis-i şerifte, bu ümmete ise, her yüz yıl başında İslam dinini
kuvvetlendiren bir âlim geleceği haber verilmektedir.
Peygamber efendimizden sonra peygamber gelmeyeceğine göre, kendisinden bin
sene sonra, İslam dinini her bakımdan ihya edecek, dine sokulan bid’atleri
temizleyip, asr-ı saâdetteki temiz hâline getirecek, zâhirî ve bâtınî ilimlerde
tam vâris, âlim ve ârif bir zâtın olması lazımdı. Hadis-i şerifler bunu
bildirmektedir. Bu mühim hizmeti, hicretten bin sene sonra İmam-ı Rabbanî
hazretleri yapmıştır...
İmam-ı Rabbanî hazretleri, Müslümanlar arasında yanlış
anlaşılan birçok meseleyi, çeşitli kimselere gönderdiği mektupları ve
yazdığı diğer eserleriyle gayet açık bir şekilde izah ederek, insanların
zihinlerini ve kalplerini, yanlış ve bozuk inanışlardan, bid’atlerden
temizledi. Hakkı bâtıldan ayırıp, Peygamberimizin hak ve doğru yol olduğunu
haber verdiği Ehli sünnet itikadını her yere yaydı...
İmam-ı Rabbanî hazretlerinin yıllarca İslâm dinine yaptığı bu büyük
hizmetleri, sağlam, ikna edici delillerle sapık fikirlerinin çürütüldüklerini,
Ehl-i sünnet itikadının ve doğru din bilgilerinin yayıldığını, bid’atlerin
kalktığını gören bazı sapık kimseler, ona cephe aldılar haset ve iftira etmeye
başladılar. Nice âlimlerin, fâdılların, kâmillerin kendi yollarından ayrılıp,
rehberlerini bırakıp, etrafına ve hizmetine koşuşmaları ise, hasetlerini daha
da artırdı. İmamı tehlikeye düşürmek için, hilelere başladılar. O devrin
sultanı Selim Cihangir Han’ın devlet adamları, hatta büyük veziri,
baş müftüsü ve etrafındakiler Ehl-i sünnet düşmanı idiler. Halbuki imam-ı
Rabbanî hazretlerinin birçok mektupları ve bilhassa ayrıca yazdığı (Redd-i
Revafıd Risalesi), Eshâb-ı kiram düşmanlarını reddetmekte, böylelerinin
cahil, ahmak ve alçak olduklarını anlatmaktaydı.
İmam-ı Rabbanî, bu risalesini Buhara'da bulunan en büyük Özbek Hanı Abdullah
Hana yollamış ve: "Bunu İran'da, Şah Abbas-ı Safevî'ye
gösterin! Kabul ederse ne iyi, etmezse onunla harb caiz olur" demişti.
Kabul etmedi. Harb oldu. Abdullah Han, Herat'ı ve Horasan'daki şehirleri aldı.
Buralarını daha evvel Safevîler almıştı. İşte bundan sonra, Hindistan'daki
bozuk fırkalar, Eshâb-ı kiram düşmanları el ele verdiler. Sultana gidip İmam-ı
Rabbanî hazretleri hakkında çeşitli iftiralarda bulunarak şikâyet ettiler ve
hapse atılmasına sebep oldular...