"Tatlı meyve için, sabrın acılığına katlandık!.."
14/05/2022 Cumartesi Köşe yazarı V.T
"Üstadımız,
rehberimiz bize sabrın meyvesinin tatlı olduğunu haber verdi..."
Molla Cüzeyrî hazretleri evliyanın meşhurlarındandır. 1480’de Cizre’de doğdu. Diyarbakır, Muş ve Hakkârî'de ilim tahsîl etti. Tahsîlini tamamlayarak Diyarbakır'da icâzet aldı. Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin talebelerinden feyiz alarak tasavvufta Ahrâriyye yolunda kemâle erdi. İlahi bir aşk ateşiyle yanmış ve şiirlerinde bunu dile getirmiştir. Bir şiirinde, bir rehbere tâbi olmayanın hâlini şöyle dile getirmiştir:
"Biz sıradan kimseler değiliz, zamânın müftülerindeniz. Buna rağmen bir
mürşid-i kâmilin elimizden tutması lâzım (buna ihtiyacımız var)..."
"İki gözü kördür yine de bir rehbere tâbi olmuyor. Kör rehbersiz olarak
Kâbe'yi her ne kadar tavâf etse de Hacer-ül-esvedi göremez (maksadına
kavuşamaz)."
"Câhil kimse her ne kadar iyilere özense bile rehbersiz olduğu için,
merkebin gül ile kangal dikenini fark etmediği gibi fark etmez."
"Anka Kuşu görülmez ki ona tuzak kuruyorsun! Ona kurduğun bütün
tuzaklar boşa gidecek. Seher vaktinde herkes bir şeyler taleb ederek geldi.
Bâzıları gül, bâzıları sümbül, bâzıları da zülüfler için gelmiştiler. Seher
vaktinde elimizi tutup mahbûbun seyrine götürürler. Rakip hasetten derhal
titredi ve sıtmaya tutuldu. Tuzakların arkasındaki keklik, öterek diğer
keklikleri tuzağa düşürmek isterken, şahin onu gâfil avladı ve kaptı."
"Üstadımız, rehberimiz bize sabrın meyvesinin tatlı olduğunu haber verdi.
Biz meyveye kavuşmak için sabrın acılığına, kalbimizdeki dertlere katlandık.
Mahbûbumuzun vurduğu her neşter ve dikenin her birini derdimize şifâ olarak
kabûl ettik."
"Altın ve gümüş insanların çoğunun kalbini çeker! Bizim kalbimiz ise
Allahü teâlânın muhabbetine çekilir. Altın, gümüş bizim kalbimize ne
yapabilir."
"Dünyânın denî (alçak) dinarına (parasına) kendini ucuza satma! Yûsuf
aleyhisselâmı ucuza satanlar zarar ettiler!"
"Eğer mürid (talebe) sabırlı olursa himmetten mahrum kalmaz. Zîrâ
rehberi onun hâllerini bilmekte ve görmektedir."
"Bir eserin meydana gelmesi için onu yapacak birine ihtiyaç vardır. Demirci
olmazsa körük neye yarar. Maksadın hâsıl olması için bir imkânın bulunması
lazımdır. Her şeyin bir erbabı var. Altını ehli çıkarır. Eğer kâbiliyet olmazsa
üstadın hikmeti ne yapabilir. Eğer cevher iyi değilse işleyen ne
yapabilir..."