Bazı Peygamberlere verilen mucizeler...
21/02/2023 Salı Köşe yazarı R.A
Büyük âlim ve
velîlerden İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârûkî Serhendî buyurmuştur ki:
“Allahü teâlâ, her Peygambere,
zamanlarında önemli kabûl edilen husûslarla ilgili mu’cizeler ihsân etmiştir:
Meselâ, Mûsâ
aleyhisselâm zamânında sihirbâzlık yaygın idi. Allahü
teâlâ, Mûsâ aleyhisselâma asâ mu’cizesini ihsân etti. Mûsâ aleyhisselâmın asâsı
büyük yılan olup sihirbâzların yılan olan sihir âletlerini yuttu. Böylece
sihirbâzlar, bunun insan gücünün üstünde olduğunu anlayarak Mûsâ aleyhisselâma
îmân ettiler...
Îsâ aleyhisselâmın zamânında tıp ilmi ileri
gitmişti. Tabipler başarılarıyla öğünürlerdi. Allahü teâlâ, Îsâ aleyhisselâma
ölüleri diriltme ve anadan kör doğanların gözlerinin açılması mu’cizesini ihsân
etti. Tabipler onun karşısında âciz kaldılar...
Muhammed aleyhisselâm zamânında ise, Arabistân
yarımadasında şâirlik, edebiyât, fesâhat ve belâğat san'atı en
yüksek derecelere ulaşmıştı. Yazdıkları ve okudukları şiirlerle birbirlerine
karşı öğünürlerdi. Allahü teâlâ, Peygamber Efendimize en büyük mu’cize olarak
Kur'ân-ı kerîmi gönderdi. Kur'ân-ı kerîmin i’câzı, eşsizliği karşısında bütün
şâirler âciz kaldılar...”
Yine büyük
ilim adamlarımızdan Abdülğanî Nablüsî buyurmuştur ki:
“Allahü teâlânın, âdetinin ve
kânunlarının dışında yarattığı mu’cizelerin meydâna gelmesi için,
Peygamberlerin (aleyhimüs-selâm) diri olmaları şart değildir. Onlar öldükten
sonra da, Allahü teâlâ kendilerine mu’cize ihsân eder.”
***
Muhammed
aleyhisselâmın mu’cizelerinin en büyüğü, şüphesiz
ki “Kur'ân-ı
kerîm”dir. Bugüne kadar gelen bütün şâirler,
edebiyâtçılar, Kur'ân-ı kerîmin nazmı ve manâsı konusunda âciz
ve hayrân kalmışlardır. Bir âyetin dahî benzerini söyleyememişlerdir. Îcâzı ve
belâğati insan sözüne benzemiyor. Yâni, bir kelimesi
çıkarılsa veya bir kelime eklense, lafzındaki ve manâsındaki
güzellik bozuluyor. Bir kelimesinin yerine koymak için, başka kelime arayanlar
bulamamışlardır...
Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve
selem) mu’cizeleri binden fazla olup bâzıları şunlardır:
İsrâ ve Mi’râc mu’cizesi, Şakk-ı kamer (Ay'ın ikiye
bölünmesi) mu’cizesi, ölülerin diriltilmesi mu’cizesi, yaralılara ve hastalara
şifâ verme mu’cizesi, mübârek parmaklarından su fışkırma mu’cizesi gibi.
(Harputlu İshâk Efendi)
Molla Abdurrahmân Câmî isimli büyük âlimin, aslı Farsça
olan, Türkçe tercümesi de bulunan, “Şevâhidü’n-Nübüvve” ve Yûsuf
Nebhânî’nin, Arapça “Huccetu’llahi ale’l-âlemîn fî Mu’cizâti
Seyyidi’l-Mürselîn” kitablarında, Resûlullahın birçok
mu’cizesi yazılıdır.
Nişâncızâde
Muhammed bin Ramazân Efendi’nin Osmanlıca “Mir'ât-ı Kâinât” kitabında,
onun mu’cizelerinin çoğunun kaynakları da bildirilmiştir.
İmâm Muhammed Bûsırî’nin (695/1295) “Kasîde-i
Bürde”sinde de bunlar çok güzel dile getirilmektedir.
[21.02.2023
– 01 Şabân 1444 Salı]
Ramazan
Ayvallı
Bazı
Peygamberlere
verilen mucizeler...
Allahü
teâlâ, her Peygambere, zamanlarında önemli kabûl edilen husûslarla ilgili
mucizeler ihsân etmiştir.
Büyük âlim ve velîlerden İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârûkî Serhendî
buyurmuştur ki:
“Allahü
teâlâ, her Peygambere, zamanlarında önemli kabûl edilen husûslarla ilgili
mu’cizeler ihsân etmiştir:
Meselâ, Mûsâ aleyhisselâm zamânında sihirbâzlık yaygın
idi. Allahü teâlâ, Mûsâ aleyhisselâma asâ mu’cizesini ihsân etti. Mûsâ
aleyhisselâmın asâsı büyük yılan olup sihirbâzların yılan olan sihir âletlerini
yuttu. Böylece sihirbâzlar, bunun insan gücünün üstünde olduğunu anlayarak Mûsâ
aleyhisselâma îmân ettiler...
Îsâ
aleyhisselâmın
zamânında tıp ilmi ileri gitmişti. Tabipler başarılarıyla
öğünürlerdi. Allahü teâlâ, Îsâ aleyhisselâma ölüleri diriltme ve anadan kör doğanların
gözlerinin açılması mu’cizesini ihsân etti. Tabipler onun karşısında âciz
kaldılar...
Muhammed
aleyhisselâm zamânında
ise, Arabistân yarımadasında şâirlik, edebiyât, fesâhat ve belâğat san'atı en
yüksek derecelere ulaşmıştı. Yazdıkları ve okudukları şiirlerle birbirlerine
karşı öğünürlerdi. Allahü teâlâ, Peygamber Efendimize en büyük mu’cize olarak
Kur'ân-ı kerîmi gönderdi. Kur'ân-ı kerîmin i’câzı, eşsizliği karşısında bütün
şâirler âciz kaldılar...”
Yine büyük ilim adamlarımızdan Abdülğanî Nablüsî buyurmuştur ki:
“Allahü
teâlânın, âdetinin ve kânunlarının dışında yarattığı mu’cizelerin meydâna
gelmesi için, Peygamberlerin (aleyhimüs-selâm) diri olmaları şart değildir.
Onlar öldükten sonra da, Allahü teâlâ kendilerine mu’cize ihsân eder.”
***
Muhammed aleyhisselâmın mu’cizelerinin
en büyüğü, şüphesiz ki “Kur'ân-ı kerîm”dir. Bugüne kadar
gelen bütün şâirler, edebiyâtçılar, Kur'ân-ı kerîmin nazmı ve manâsı konusunda
âciz ve hayrân kalmışlardır. Bir âyetin dahî benzerini söyleyememişlerdir. Îcâzı ve
belâğati insan sözüne benzemiyor. Yâni, bir kelimesi
çıkarılsa veya bir kelime eklense, lafzındaki ve manâsındaki
güzellik bozuluyor. Bir kelimesinin yerine koymak için, başka kelime arayanlar
bulamamışlardır...
Resûlullah'ın
(sallallahü aleyhi ve selem) mu’cizeleri binden fazla olup bâzıları şunlardır:
İsrâ
ve Mi’râc mu’cizesi, Şakk-ı
kamer (Ay'ın ikiye bölünmesi) mu’cizesi, ölülerin diriltilmesi mu’cizesi,
yaralılara ve hastalara şifâ verme mu’cizesi, mübârek parmaklarından su
fışkırma mu’cizesi gibi. (Harputlu İshâk Efendi)
Molla
Abdurrahmân Câmî isimli
büyük âlimin, aslı Farsça olan, Türkçe tercümesi de bulunan, “Şevâhidü’n-Nübüvve” ve
Yûsuf Nebhânî’nin, Arapça “Huccetu’llahi ale’l-âlemîn fî Mu’cizâti
Seyyidi’l-Mürselîn” kitablarında, Resûlullahın birçok
mu’cizesi yazılıdır.
Nişâncızâde Muhammed bin Ramazân
Efendi’nin Osmanlıca “Mir'ât-ı Kâinât” kitabında,
onun mu’cizelerinin çoğunun kaynakları da bildirilmiştir.
İmâm Muhammed Bûsırî’nin (695/1295) “Kasîde-i Bürde”sinde de bunlar çok güzel dile getirilmektedir.