Dinimizde niyetin önemi büyüktür...
25/07/2020 Cumartesi Köşe yazarı V.T
Yapılan her işin İslâmiyete uygun olup olmadığı, niyet ile anlaşılır.
Muhammed ibn-i Gâzî hazretleri Kıraat, hadis ve fıkıh âlimidir. 841'de
(1437) Fas'ta Miknâs'ta doğdu. Orada ve Fas şehrinde medereselerde tahsil
gördükten sonra talebe yetiştirdi. 919'da (m. 1513) vefat etti. Bir dersinde
şöyle anlattı:
Ahkâm-ı şer’iyyenin âhiretteki faydalarıyla birlikte dünyadaki faydalarını,
sosyal iyiliklerini de düşünmek yasak değildir. Fakat Müslümanlar, Allahü teâlâ
emrettiği için, vazîfeleri olduğu için ibâdet eder. İslâmiyetin emirlerinde ve
yasaklarında, kulların dünyaları ve âhiretleri için nice faydalar bulunmakla
berâber, ibâdet ederken, Allahü teâlânın emri olduğunu, kulluk vazîfesi
olduğunu niyet etmek, düşünmek lâzımdır. Böyle düşünmeden yapılan iş, ibâdet
olmaz. Din ile ilişiği olmayan bayağı bir iş olur. Meselâ, oruç tutan, yalnız
mideyi dinlendirmeyi, perhîz yapmayı düşünmesi, orucun sahih ve makbul
olmamasına sebep olur.
İslâmiyette ibâdet yapmak için, niyetin büyük önemi vardır. Yapılan her
işin İslâmiyete uygun olup olmadığı, niyet ile anlaşılır. Allahü teâlâ,
Cehennemden kurtulmayı ve Cennete girmeyi vazîfe olarak bildirmeseydi, yalnız
Cenneti, Cehennemi düşünerek yapılan ibâdetler de makbul olmazdı. Tasavvuf
büyükleri, Evliyâ-i kiram, ibâdet yaparken bunları düşünmezler. Yalnız Allahü
teâlânın rızasını düşünürler. Fakat her Müslümanın âhiret menfaatlerini
düşünmesi, kâfi görülmüştür. İbâdetleri âdetten ayırmak için, dünya
menfaatlerini düşünmemek şart olmuştur. Allah için ve âhiret menfaati için
yapılan şeyler, ibâdet olmuştur. Dünya menfaati için yapılan şeyler, âdet sayılmıştır...
İslâmiyette niyet o kadar mühimdir ki, İslâmiyetin emrettiği bir şey, dünya menfaati için yapılınca sahih ve makbul olmuyor. Dünya işi sayılıyor. Herhangi bir dünya işi de, âhiret menfaati için yapılınca, ibâdet hâlini alıyor. Mümin, zevcesinin ağzına götürdüğü lokmada bile sevap kazanıyor. Bu hadis-i şerifi göz önüne alarak, düşüncesini temizleyen ve niyetini düzelten bir kimse, yemekte, içmekte ve her türlü dünya işlerinde âhiret faydasını gözeterek, sevap kazanmak fırsatını elden kaçırmaz. İnsanlar bütün işlerinde, hattâ ibâdetlerinde, dünya menfaati, maddî kazanç aramaya alıştırılırsa, menfaatperestlik hâsıl olur. Hâlbuki İslâmiyet, nefslerin böyle kötü isteklerini yatıştırmayı, maddîcilikten fedakârlık etmeyi, menfaati hakîr görmeyi, ahlâkın ve ruhun temizlenmesini, yükselmesini istemektedir.