Allah ile kul arasındaki işlere "diyânât" denir
01/12/2019 Pazar Köşe yazarı V.T
"Diyânât'ta âdil ve bâliğ bir Müslümânın sözüne inanılır. Bir kadın da,
bir erkek gibidir."
Bayramzâde
Yahyâ Efendi, Osmanlı Devleti'nin yirmiyedinci şeyhülislâmıdır. 961 (m.
1554)’de İstanbul’da doğdu. 1053 (m. 1644)’de aynı yerde vefât etti. Bir
fetvasında buyurdu ki:
Bir kişinin
haber vermesi ile mülk yok olmaz. Bir Müslümân, et satın alsa, sâlih bir
Müslümân (bu eti, kitâpsız kâfir kesti) dese, bu et, satın alınan kimseye geri
verilemez ve satın alanın, parasını ödemesi lâzım olur. Çünkü, etin leş
olduğunu bilmeden satın alınca, mülkü olmuştur. Bir mülkü giderecek haberi iki
erkeğin veyâ bir erkekle iki kadının bildirmeleri lâzımdır. Muâmelât üçe
ayrılır:
Birincisi,
ikisinin de yapmaya mecbur olmadığı muâmeledir. Vekîl, mudârib ve izinli olmak
böyledir.
İkincisi,
ikisinin de yapması lâzım olan işlerdir. Dava konusu olan haklar böyledir.
Üçüncüsü,
birisinin yapması lâzım olur. Diğerinin lâzım olmaz. Vekîli azletmek, izni geri
almak böyledir. Burada, vekîl ve me’zûn artık iş yapamazlar. Azleden ve izni
geri alan ise, kendi hakkını kullanmakta serbesttir. İkincisinde, haber verende
şâhidlik şartlarının bulunması lâzımdır. Üçüncüsünde, haber verenlerin
sayılarına ve adâlet sâhibi olmalarına bakılır.
Allah ile
kul arasında olan işlere (diyânât) denir. Diyânât'ta âdil ve bâliğ bir
Müslümânın sözüne inanılır. Bir kadın da, bir erkek gibidir. Suyun pis olduğunu
söylerse, bu su ile abdest alınmaz. Teyemmüm edilir. Fâsık veyâ hâli belli
olmayan bir Müslümân söylerse, kendi araştırır. Gâlip zannına göre hareket
eder. Kâfir veyâ çocuk, suya pis derse ve inanırsa, dökmeli, sonra teyemmüm
etmelidir. Hediyede ve izin vermekte, bir çocuk sözü de kabul edilir. İçeri
buyurun deyince girilir. Çocuğun satın almak için izinli olup olmadığı satanın
çok zan ile anlamasına bağlıdır. Diyânât'ta da, mülkü giderecek haberi, iki
Müslümân erkeğin veya bir erkekle iki kadının bildirmeleri lâzımdır. Meselâ,
zevc ile zevcenin sütkardeşi olduklarını âdil bir Müslümân söylerse, kabul
edilmez. Nikâhları bozulmaz.
Âdil bir
kimse, bir etin leş olduğunu söylese, meselâ mürted kesti dese, bir başka âdil
de, leş değil dese, meselâ Müslümân kesti dese, leş kabul edilir. Su ve her
çeşit şerbet için ve taâm pis dese, öteki de pis değil dese, temiz kabul
edilir. Haber verenler çok ise, sayısı fazla olanların dedikleri kabul edilir.
Temiz ve pis kumaşlar karışmış ve temizleri az ise ve kaplar karışınca
temizleri çok ise, temizlerini araştırıp, temiz zannettiklerini kullanır.
Kapların temizleri eşit veyâ az ise, hepsi pis kabul edilir.