Sebeplere yapışmak şirk değildir

01/07/2019 Pazartesi Köşe yazarı O.Ü

Sebeplere yapışmak sünnettir, sebeplerin yaptığına inanmak ise şirktir.

 

Sual: Allahü teâlânın sevgili kullarını vesile ederek dua etmek, şirk mi olur?

Cevap: Hadîkada, (Ey insanlar! Çok gizli olan şirkten sakınınız!) hadîs-i şerifi açıklanırken, buyuruluyor ki:

“Bu şirk, yalnız sebepleri görmek, Allahü teâlânın yarattığını düşünmemektir. İşleri sebeplerin yaptığına inanmak, Allahü teâlâya şerik, ortak yapmak olur.” Abdülhak-ı Dehlevî hazretleri, Eşi'at-ül-leme'ât kitabında buyuruyor ki:

“Putlara tapmaya Şirk-i ekber denir. Küfür olan şirk budur. Riya ile, gösteriş için ibadet, iyilik yapmaya Şirk-i asgar denir. Bu küçük şirk küfür değildir.”

Hadîs-i şerifte, ruhlardan ve ölülerden bir şey istemeye şirk denmiyor. Görünen veya görünmeyen şeylerden bir şey isterken, yani sebeplere yapışırken, bu işi sebeplerin yaptığına inanmaya şirk deniyor. Sebeplere yapışmak sünnettir, sebeplerin yaptığına inanmak ise şirktir. Sebepler, Allahü teâlânın yaratmasına sebep olurlar. İşleri yapan sebepler değil, Allahü teâlâdır. Herhangi bir sebebin, her istediğini yapabileceğine inanmak, onu Allahü teâlâya ortak yapmak olur. Bu inançla, ondan bir şey istemek, ona ibadet etmek olur. Sebebin yaratacağına inanmayıp, sebebe yapışınca, Allahü teâlânın yaratacağına inanmak, sebebe tapınmak olmaz. Sebebe yapışmak olur.

Müslümanlar, diri ve ölülerden bir dilekte bulundukları zaman, bunların her istediklerini kendilerinin yapacaklarına inanmıyorlar. Sebebe yapışınca, dileklerini, Allahü teâlânın yaratacağına inanıyorlar. Bunun için, Müslümanların ruhlardan ve ölülerden bir şey istemeleri, bunlara tapınmak olmaz.

Allahü teâlâ, her şeyi sebep ile yaratıyor. Sebeplere yapışmamızı emrediyor. Bunun için dileklerimize kavuşmak için, bunların sebeplerine yapışıyoruz. Sebeplere yapışmak değil, sebeplerden beklemek, şirk oluyor. Her istediklerini yapabileceklerine inanarak onlardan beklemek, şirk-i ekber oluyor. Allahü teâlânın verdiği kuvvet ile yapacaklarına inanmak, şirk-i hafî oluyor. Sebeplerden beklemeyip, onların yapacaklarına inanmayıp, yalnız Allahü teâlânın yaratacağına inanarak, dileği yalnız Allahtan beklemek, İslâm dinine uymak oluyor. Müslümanların ölülerden ve ruhlardan dilekte bulunmaları böyledir. Böyle meşru dilekte bulunmaya Tevessül ve İstigâse denilmektedir.