Ana-babaya hizmeti ibadet bilmelidir...
06/09/2023 Çarşamba Köşe yazarı H.Y
Hazret-i Mûsâ aleyhisselâm, Tûr-i
sînâda Hak teâlâ hazretleri ile konuşurken, (Yâ Rabbî! Âhirette benim komşum
kimdir?) diye sordu. Hak teâlâ buyurdu ki, (Yâ
Mûsâ! Senin komşun, falan yerde bulunan falan kasaptır!) Mûsâ
aleyhisselâm kasabın yanına giderek beni misâfir eder misin? dedi. Yanında
misâfir oldu. Yemek zamanı gelince kasap, bir parça et pişirdi. Duvardaki asılı
zembili aşağı alarak, orada bulunan ve sâdece kemiklerden ibaret bir kadına et
verdi ve suyunu da verdi. Üstünü başını temizleyip, zembile koydu. Mûsâ
“aleyhisselâm" sordu: Bu senin neyindir? Kasap, annemdir, ihtiyar olup bu
hâle girdi. İşte her sabah ve akşam kendisine böyle bakarım, dedi. Kasap
annesine yemek verirken, o zayıf ve âciz annesi, oğluna dua ederek, “Yâ Rabbî!
Oğlumu Cennette Mûsâ aleyhisselâma komşu eyle!” dediğini Mûsâ aleyhisselâm dahi
işitti. Bunun üzerine Mûsâ aleyhisselâm kasaba müjde ederek, seni Allahü teâlâ
af ederek, Mûsâ aleyhisselâma komşu eyledi, dedi.
Gaflet ve şaşkınlığa kapılarak ana-babanın kalbi kırılırsa,
derhal onların rızâsını almaya çalışmalı, yalvarmalı ve her ne sûretle olursa
olsun, onların gönlünü almalıdır! Ana-babanın evlâdı üzerinde hakları çok
büyüktür. Bunu dâima göz önünde tutarak, ona göre hareket eylemelidir.
Hâdîs-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Ana-babanın
yüzüne sevgi ile bakmak ibâdettir.)
(Ana-babaya
ihsan edenin, iyilik edenin, çocukları da onlara ihsan eder, iyilik eder.)
(Ana-babası
yanında ihtiyarladığı hâlde, [rızasının alamayıp] Cenneti
kazanamayanın burnu yere sürtsün!)
Abdullah
ibni Abbâs hazretleri buyurdu ki: “Ana-babana karşı, kusurlu, güçsüz, aşağı
bir kölenin, sert ve kaba efendisine karşı bulunduğu hâl üzere ol!”
Veysel
Karâni hazretlerinin kavuştuğu bütün ihsan ve dereceler, anasına
yaptığı iyilik sebebiyle olmuştur.
Hasan-ı
Basri hazretleri buyurdu ki: “Âlim bir evlâdın ana-babası kâfir
olsa, kuyudan su çekmeleri için ona muhtaç olsalar, o da birkaç kova çektikten
sonra öf dese, bu sebeple bütün amellerinin sevabı yok olur.”
Ana-babanın ve hiç kimsenin, dine uymayan emri yapılmaz. Fakat,
ana-babayı yine de incitmemek lâzımdır.
Ana-baba kâfir ise, onları kiliseden, meyhaneden, sırtta
taşıyarak bile, geri getirmek lâzımdır. Fakat, oralara götürmek gerekmez.
Ana-baba ile konuşurken, onlara karşı: (Yap, yapma!) gibi
ifâdeler kullanmamalıdır. Bundan son derece sakınmalıdır. (Yapar mısın?) gibi
ricada bulunmalıdır. Hayır dualarını almalıdır. Ana-baba duasını ganimet
bilmelidir.
Ana-babaya sert bakmamalı, şefkatle, sevgi ile bakmalıdır.
Ana-babasına şefkat ve sevgi ile bir defa bakan, kabul edilmiş bir hac sevabına
kavuşur...