''Sizi ve bütün yaptıklarınızı Allahü teala yaratıyor...''
03/06/2020 Çarşamba Köşe yazarı V.T
''Takdîr'', halk, icat etmek, yaratmaktır. Allahü teâlâdan başka,
hâlık, mûcid, yaratıcı yoktur.
Ebû Abdullah Halîmî hazretleri kelâm ve Şafiî fıkıh âlimidir. 339 (m.
950)’de İran’da Cürcân'da doğdu. Küçük yaşta Buhara'ya gitti. Burada zamanın
büyük âlimlerinden kelam ve fıkıh ilmi tahsil etti. Tahsilini tamamladıktan
sonra kadılık vazifesinde bulundu ve "şeyhü'ş-Şâfiiyyîn” adıyla meşhur
âlim oldu. 403 (m. 1012)’de Buhara'da vefat etti. Buyurdu ki:
Ehl-i sünnet vel-cemaat âlimleri, Kaza ve Kader bilgisini şöyle anlattılar:
İnsanların hayırdan ve şerden yaptıkları bütün işleri, Allahü teâlânın takdîri
ve irâdesi ile hâsıl olmaktadır. (Takdîr), halk, îcat etmek, yaratmaktır.
Allahü teâlâdan başka, hâlık, mûcid, yaratıcı yoktur. Allahü teâlâ, (Sâffât)
sûresinin 96. âyetinde meâlen, (Sizi ve bütün yaptıklarınızı, Allah
yaratıyor) buyurdu. Hayrı ve şerri, Hak teâlâ yaratıyor ise de, yapılan
işlerde, kulların irâde ve ihtiyârlarının da tesîri vardır. Evvelâ, insan
irâdesini kullanır. Sonra, buna uygun olarak, Hak teâlâ da irâde ederse
[isterse], bu işi halk eder, yaratır. Kulun irâde etmesine (Kesb) denir.
İnsanın yaptığı işi yaratan, Allahü teâlâdır, kesb eden, kuldur. (Onun izni
olmadan, hiçbir şey hareket edemez!) sözü halk etmek bakımındandır.
Kulda irâde, ihtiyâr olmasaydı, Allahü teâlâ, bunlara zâlim demezdi. Âl-i
İmrân sûresinin 117. ve Nahl sûresinin 33. âyetlerinde meâlen,
(Allahü teâlâ onlara zulmetmez. Onlar, kendilerine zulmettiler) buyuruldu.
Kâtili öldürmek ve fâsıklara azâb yapılması, kesb ettikleri içindir.
İnsanlara, şeriate uyacak kadar ihtiyâr ve kudret verildi. Titremek ile
oynatmak arasındaki fark meydandadır. Allahü teâlânın merhameti pekçoktur.
Kullarına, yapamayacakları şeyleri emretmedi, yapabileceklerini emretti. Bekara
sûresinin son âyetinde, (Allahü teâlâ, kullarına yapabilecekleri şeyleri
emretti) dedi.
İmâm-ı a'zam Ebû hanîfe, imam-ı Câfer Sâdık'tan sordu: (Ey Resûlün torununun torunu! Allahü teâlâ, insanların işlerini, kendi arzularına bıraktı mı?) deyince, (Allahü teâlâ, Rab olmakta, kullarını ortak etmez) buyurdu. (Kullarına cebr eder mi?) dedikte, (Kullarını cebr edip de azâb etmek, Onun adaletine uygun değildir) dedi. (O hâlde, nasıl inanmalı?) dedikte, (İkisi arası. İşleri cebr ile yaptırmaz. Onların keyflerine de bırakmaz) dedi.