Allahü teâlânın kullarını sevindirmek...
07/06/2020 Pazar Köşe yazarı S.K
Sevgili Peygamberimiz buyurdu ki: "Duasının kabul olmasını ve
kederinin giderilmesini isteyen, darda kalanı feraha kavuştursun!"
İnsanlara iyilik yapmak, sıkıntılarını gidermek suretiyle sevindirmek, çok
kıymetlidir ve çok sevaptır. İnsan bir iyilik yaptığı zaman Allahü teâlâya
şükretmeli. Çünkü merhamet ettiği, sevdiği kullarına iyilik yapmak nasip eder.
İyilik yapabilmek de bir nasip meselesidir. Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerimde
mealen şöyle buyurmaktadır:
(İyilik etmek hususunda birbirinizle yardımlaşın!) [Maide 2]
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Allahü teâlânın farzlardan sonra en çok sevdiği iş, bir mümini
sevindirmektir.)
(Duasının kabul olmasını ve kederinin giderilmesini isteyen, darda kalanı
feraha kavuştursun!)
(Allah katında amellerin en sevimlisi, bir Müslümanı sevindirmek yahut bir
sıkıntısını gidermek veya sabrını taşıran bir kederini ortadan kaldırmak yahut
borcunu ödemektir.)
(Bir kimse, mümin kardeşini sevindirince, bir melek, bu kimseye hep dua
eder. Ölüp kabre konunca, yanına gelip, “Beni tanıyor musun?” der.
Ölü, “Hayır” deyince, “Ben, bir Müslümana verdiğin
sevincim. Bugün seni sevindirmek için geldim. Kabirde yanındayım, kıyamette de,
sana şefaat edip Cennetteki makamını göstereceğim” der.) [İ.
Ebiddünya]
(Mümin, [Allah rızası için] yaptığı her işten sevap alır. Yoldaki bir şeyi
kaldırsa, birine yol tarif etse, sözünü anlatamayana yardım etse, birine
keçisini sağarak yardım etse, sevap alır.)
Hele görmeyenlere [âmâlara] yardım etmek elbet daha sevaptır. Hadis-i
şerifte, (Âmâyı kırk adım götüren Cenneti hak eder) buyuruldu.
(Beyheki)
Evliyanın büyüklerinden Ubeydullah-i Ahrar hazretleri şöyle buyurdu:
"İnsanların dertlerine deva ol, kalplerine ferahlık ver,
ihtiyaçlarını gider, sevindir onları. Zira, bir Müslümanı bir şekilde
sevindirmen, bin senelik nafile ibadetten daha sevaptır."
***
Bir fakirin yiyeceği kalmaz. Açlık ve çaresizlikten bir yolun kenarında oturur, hüngür hüngür ağlar. O sırada oradan geçen bir âmâ, bunun sesini duyar. Sebebini sorunca fakir, sıkıntısını anlatır. Âmâ ona, "Gir koluma, bizim burada bir gecekondumuz var. Orada ne varsa beraber yeriz" der... Eve gelirler, karınlarını doyururlar. Âmâ, "Burada yatacak yer de var. Ye, iç, yat! Sen benim misafirimsin" der. Fakir çok duygulanır, kalbinin tam inceldiği bir anda ellerini açar, "Ya Rabbî, bir âmâ kulun, fakir olduğu hâlde bana bu iyilikleri yapıyor, bu kulun bana kapısını açtığı gibi, sen de bunun gözlerini aç!" diye dua eder. O anda Allahü tealanın izniyle âmânın gözleri açılır.