"Asıl kerâmet budur!"
16/10/2020 Cuma Köşe yazarı A.U
Bir genç, Şâh Şücâ-i Kirmânî hazretlerinin büyük bir
velî olduğunu işitip, ziyâretine gitti.
Ve sohbetini dinledi.
Çok da istifâde etti.
Ancak bir kerâmetini görmek istiyordu bu büyük velînin.
Yanında üç gün kaldı.
Hiçbir kerâmet göremedi.
Fakat o genç biliyordu ki:
(Evliyâ zâtlarda, keramet olur.
Kerâmeti yoksa, velî değildir.)
Delikanlı, böyle biliyordu.
Ve öyle de inanıyordu.
Kendi kendine dedi ki:
“Mâdemki bu zât evliyâ değil, gideyim bir daha gelmeyeyim."
Aradan üç gün geçti.
O büyük zât, bunu sezdi.
Ve o genci çağırıp sordu ki:
“Üç gündür sohbete gelmiyorsun.
Merak ettim, acaba sebep nedir?”
Genç adam sükût etti.
Hiçbir şey diyemedi.
Büyük velî, buyurdu ki:
“Evlâdım eğer senin maksadın bizden, bir kerâmet görmek ise, hiç boşuna
arama göremezsin!”
Delikanlı içinden geçirdi ki:
"İyi de, ben böyle biliyorum.
Evliyâ zâtlarda kerâmet olur."
O zât bunu da anladı.
Ve o gence sordu ki:
“Sen sohbetimizi dinliyorsun. Kendinde, kalbinde iyi bir
hâl. Değişiklik hissediyor musun?”
Delikanlı dedi ki:
"Evet efendim, hissediyorum”
Mübârek zât buyurdu ki:
“İşte asıl kerâmet budur evlâdım.”
Genç, anladı hakîkati.
Ve bir daha ayrılmadı o kapıdan...