Delhi'den yükselen ışık Seyyid Nûr Muhammed
27/05/2023 Cumartesi Köşe yazarı A.D
Seyyid Nûr Muhammed Bedâyûnî hazretleri, evliyanın
büyüklerindendir. Silsile-i aliyyenin yirmi altıncısıdır. Seyyid olup soyu
Peygamber efendimize ulaşır. Türbesi, Hindistan'ın Delhi şehrindedir.
Seyyid Nûr Muhammed
Bedâyûnî, Berillî şehrine yakın Bedâyûn kasabasındandır. Zâhir ve bâtın
ilmlerinde mütehassıs idi. Kerâmetleri şöhret bulmuştu. 1135 [m. 1722]
senesinde vefât etti. Türbesi, Delhî'nin cenûbunda
(güneyinde) Nizâmeddîn-i Evliyâ'nın batısındadır.
Bu
mübarek zat, ilmini ve feyzini İmam-ı Rabbanî hazretlerinin torunu, büyük âlim
ve mürşid-i kamil Muhammed Seyfüddîn-i Fârûkî'den aldı. Onun derslerinde ve
sohbetlerinde yetişti. İlimde o kadar yükselmişti ki zamanının bir tanesi ve
rehberi idi. Bir teveccühü ile talebelerinin kalpleri zikretmeye
başlardı. "Sokakta günahkârla karşılaşmak kalbde zulmet hasıl
eder" buyurur ve talebelerinin hangi günahı işleyenle karşılaştığını
haber verirdi. Yetiştirdiği talebelerin en meşhuru ve halifesi, "Mazhar-ı
Cân-ı Cânân" hazretleri olup, evliyanın büyüklerindendir.
Şüpheli şeylerden ve haramlardan sakınma hususunda gayreti son dereceye
ulaşmıştı. Yiyeceği ekmeğin ununu helalden tedarik eder, hamurunu kendi
yoğurup, pişirir ve iyice acıkınca azar azar yerdi. Tasavvufta ilahi aşk ile
kendinden geçme hâli pek ziyade idi...
Sünnet-i seniyyeye uymakta, edeplerde de Peygamber efendimize tâbi olmakta
büyük bir dikkat gösterirdi. Peygamber efendimizin hayatını ve yüksek ahlakını
anlatan kitapları devamlı yanında bulundurur, bunları okuyup, hâllerinde ve
işlerinde Resulullah efendimize uymaya çalışırdı.
Daima murakabede bulunurdu. Böylece, Allahü teâlâdan başka her şeyi unutup,
Allahü teâlâya yönelerek çok ibadet yaptığından beli bükülmüştü.
Bir gün biri yiyecek bir şey hediye getirmişti. Kendisine takdim edilince,
"Bu yiyecekte bir zulmet gözüküyor, lütfen bir araştırınız!" buyurdu.
"Bu yiyecek helaldendir" diye arz ettiler. Fakat araştırınca, bu
yiyeceğin gösteriş niyetiyle hazırlandığını anladılar.
Bir defasında bir talebesi huzuruna giderken, yolda gözü yabancı bir kadına
takılıp ona bakmıştı. Hocasının huzuruna girince, "sende zina zulmeti
görüyoruz!" buyurarak yabancı kadına bakması sebebiyle günaha girdiğine
işaret etmiştir...
Eshab-ı kirama düşmanlık besleyen, Rafizî iki kişi, kim olduklarını saklayıp,
kendisine tâbi olmak istediklerini söylemişlerdi. Onlara, "Önce bozuk
itikadınızdan vazgeçin sonra tâbi olma arzusunda bulunun" buyurdu. Biri,
bu kerameti görünce, hemen tövbe edip, sapık itikadından vazgeçti... Allahü
teala şefaatlerine nâil eylesin...