'Feth-i Mübîn'in 570. yıl dönümü
29/05/2023 Pazartesi Köşe yazarı R.A
Bilindiği gibi, bu sene, 29
Mayıs 2023 Pazartesi günü, İstanbul fethinin 570. yıldönümü olmaktadır.
Sâdece Türk ve İslâm târihinde değil, bütün dünyâ târihinde çok önemli
bir hâdise olan, bir çağın kapanıp yeni bir çağın açılışına başlangıçkabûl
edilen “İstanbûl’un Fethi”hâdisesi, 29 Mayıs’ta
olmuştur. Bu itibârla, Mayıs ayına, “Fetih
ve Fâtih Ayı” dense lâyıktır. Zîrâ Fâtih Sultân Mehmed
Hân’ın vefâtı 3 Mayıs’ta,naaşının İstanbûl’a getirilmesi22
Mayıs’ta, “İstanbûl’un Fethi”de 29 Mayıs’ta vukû
bulmuştur.
Herkesce malûm olduğu üzere, Sevgili Peygamberimizin; “Kostantîniyye
(İstanbul) muhakkak fethedilecektir. Bu fethi yapacak olan hükümdâr (kumandân)
ne güzel hükümdâr ve ordu da ne güzel (ne mükemmel) ordudur” meâlindeki
hadîs-i şerîfinde geçen müjdeye, Fâtih Sultân Mehmed Hân ve muazzam
ordusu lâyık olmuştur.
Fâtih’in ve ordusunun gerçekleştirdiği İstanbul’un fethi
hâdisesi, Türk ve İslâm târihinin en müstesnâ olayı sayılarak ona “Feth-i
Mübîn” denilmiştir. Gerçekten İstanbul’un fethi, sadece
Türkler ve Müslümânlar nezdinde değil, bütün insanlık nazarında, cihân târihi
bakımından da çok önemlidir. Dünyâ tarihinde önemli dönüm noktalarından biri
kabûl edilmiştir; bundan dolayı “Orta
Çağ”ın kapanıp “Yeni Çağ”ın başlamasına
bir vesîle sayılmıştır.
Türk
târihi, sayılamayacak kadar çok zafer, onları gerçekleştiren kahramân ve
cihângîrle doludur. Fâtih Sultân Mehmed de bunların başlarında gelmektedir. Osmânlı
Devletinin ilk 10 pâdişâhına “dâhî pâdişâhlar” denilmektedir
ve Fâtih
Sultân onların yedincisidir.
Bu vesîleyle, Osmânlı Devletinin kuruluş dönemlerine bir göz
atacak olursak, Ertuğrul Gâzî’nin, oğlu Osmân Gâzî’ye
bıraktığı 4.800 kilometrekarelik beylik, 43 yıl içinde, 3 mislinden daha fazla
büyüyerek 16.000 kilometrekareye ulaşmıştır.
Orhân
Gâzî ise, babasından devraldığı devletini, 6 kat daha büyüterek
95 bin kilometrekareye çıkarmıştır.
Nihâyet Murâd-ı Hüdâvendigâr,
[1361-1389 yılları arasında], devletini beş misli daha büyüterek 500 bin
kilometrekareye yükseltmiştir.
Bir
aşîretten, beylikten cihângîr bir İmparatorluğa giden yolda Osmânlı
hânedân mensûplarının kudret kaynakları incelenecek olursa, devletin temelleri
ve şaşırtıcı yükselişi daha iyi anlaşılır. Nitekim, Fransız târihçisi Grengur
da, “Bu
yeni İmparatorluğun teessüsü (kuruluşu), beşer (insanlık) târihinin en büyük ve
en hayrete değer vak’alarından biridir” demektedir.
Yukarıda da ifâde ettiğimiz gibi Türk milletinin pek çok zaferleri vardır; bunların her biri, onların istikbâline çeşitli yönler vermiştir. Her zaferin ayrı bir netîcesi olmuştur: Meselâ [751 Temmuz’unda Çinlilere karşı kazanılan] “Talas Zaferi”, Türklerin Müslümânlarla tanışması; [26 Ağustos 1071’de Bizanslılara karşı kazanılan] “Malazgirt Zaferi”, Türklere Anadolu kapılarını açması ve [1922’de Yunanlılara karşı kazanılan] “30 Ağustos Zaferi” de, Türkiye’nin kurtarılması gibi husûsiyetleri taşır...