"Cennet ucuz değil, cehennem de boşuna değil!"
01/07/2019 Pazartesi Köşe yazarı R.A
Allahü teâlâ, doğru yolu, saadet ve kurtuluş yolunu gösteriyor. Yoldan
sapmamak ve Cennet’e girmek için teşvîk buyuruyor...
Eskiden bazı câhiller, sâdece İslâm âlimlerine, Evliyâ-yı kirâma,
hadîs-i şerîflere saldırırlardı. Şimdi internette, Youtube
kanallarında, bazı dînsizlerin, zındîkların, mülhidlerin direkt
olarak, Peygamberlere, Peygamber Efendimize, mübârek hanımlarına,
sevgili çocuklarına, Ehl-i Beyt’ine, Eshâb-ı kirâmına, ayrıca Kur’ân-ı
kerîme ve Allahü teâlâya, hayâsızca, utanmadan saldırdıklarını
görüyoruz. Şimdi bunlara cevap olmak üzere, birkaç kelime yazmak istiyoruz...
İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârûkî Serhendî (rahmetullahi aleyh)in buyurduğu
gibi; “... Allahü teâlânın ihsânı o kadar boldur ki, günâh
işleyenlerin rızıklarını kesmiyor. Günâhları örtmesi o kadar çoktur ki, emrini
dinlemeyen, yasaklarından sakınmayan azgınları, herkese rezîl ve rüsvâ etmiyor
ve nâmus perdelerini yırtmıyor. Afvı ve merhameti o kadar çoktur ki, cezâyı ve
azâbı hak edenlere azap vermekte acele etmiyor...” [Mektûbât-ı
Rabbâniyye, c. III, 17. mektûb]
Tabîî ki, bu dünyâda cezâları tehîr edilen kişiler, âhırette hesaba
çekilmekten kurtulamayacaklardır.
Bizlere her nimeti gönderen ve en büyük nimet olarak, Müslümân yapmakla ve
Muhammed aleyhisselâma ümmet kılmakla şereflendiren Allahü teâlâya ne kadar
hamd ve şükretsek azdır.
Allahü teâlâ, bütün nimetlerinin en üstünü, en kıymetlisi olarak, doğru
yolu, saadet ve kurtuluş yolunu gösteriyor. Yoldan sapmamak ve Cennet’e girmek
için teşvîk buyuruyor. Cennet’teki sonsuz nimetlere, bitmez, tükenmez zevklere
ve kendi rızâsına, sevgisine kavuşabilmemiz için, sevgili Peygamberine
(sallallahü aleyhi ve sellem) uymamızı emrediyor.
Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî (kaddesallahü sirrehül-azîz), “İtikâdnâme” isimli
Farsça kitâbının başına, İmâm-ı Rabbânî’nin (kuddise
sirruh) “Mektûbât-ı şerîfesi”nden bir mektûbu koyarak kitâbını
zînetlendirmek ve bereketlenmek istemiştir. [Bu mektûb, bütün olarak “Herkese
Lâzım Olan Îmân” kitâbının hemen başında yazılıdır.]
İmâm-ı Rabbânî hazretleri [Vefâtı: H. 1034 - M. 1624] o
mektûbunda (c. III, 17. mektûb) buyuruyor ki:
“İyice düşünmeli ve anlamalıdır ki, herkese her nimeti gönderen, yalnız
Allahü teâlâdır. Her şeyi var eden, ancak O’dur. Her varlığı, her ân
varlıkta durduran hep O’dur. Kullardaki üstün ve iyi sıfatlar, O’nun
lütfu ve ihsânıdır. Hayâtımız, aklımız, ilmimiz, gücümüz, görmemiz,
işitmemiz, söyleyebilmemiz, hep O’ndandır... Rızıkları yaratan ve
ulaştıran yalnız O’dur...”
Bu kadar çok nimet karşısında, bunları lütfeden Allahü teâlâya şükretmek,
O’na kul olmaya, Resûlüne ümmet olmaya çalışmak gerekmez mi? Elbette gerekir,
bu akıllı insanların kabul edeceği, bedîhi, çok açık bir husustur...